21 Ekim 2011 Cuma

Şeker Pembesi :)


Neredeyse bir yıdır uğramadım, çok hayırsızım blog, biliyorum.. Ama öyle günler geçirdim, öyle şeylerden sağ kaldım ki inanmazsın . Şimdi yeni bir sayfa açmaktansa, defteri kaldırıp atmaya karar verdim. Defter aynı defter olduktan sonra, yeni sayfanın ne hayrı var ?
Artık hayatımda yeni insanlar var. Gidenler ve hala benimle kalanlar var. Özlediklerim ve nefret ettiklerim var.
Yepyeni bir defterim var. Daha güçlü olmayı öğrendiğim yeni bir dünya'da yaşıyorum. Türler arası ilişkiler değil, insanlarla yüz-göz oluyorum . Eskisi gibi entrikalar çevirmiyorum. Belki büyümek diyor insanlar buna, olgunlaşmak. Ben yine şeker pembesini seven küçük bir kız çocuğu olmayı yeğliyorum, kırmızıya bürünen tutkulu bir kadın olmaktansa. Ama mutlu oluyorum. Hayatta kaldıkça, bana geçirilen tırnakların izleri kapandıkça, ruhum kendini huzura teslim ettikçe, mutsuzluğumdan arınıyorum.
Yaşamayı öğreniyorum yavaş yavaş.
Belki hayat dolu olamadım hiç. Hep orta yaşlıydım. Ama ne önemi var ki ? Öyle ya da böyle hayatın lanet değil, gülen tarafını da görmeyi öğreniyorum.. Bazen yeni umutlar doğuyor içime. Rahatlatıyor beni.
Bazen eski umutsuzluklarımı buluyorum ruhumun derinliklerinde.
Onları kapı dışarı ediyorum hemen..
Öğrendiğim çok şey var. Öğrenmeye devam ettiğim... Kafamı toplayıp yoluma devam ediyorum... Eskileri oldukları yerde bırakarak.
Bir söz vardır, bilmem bilir misin :
The faster you run away from your past, the faster it follows you.
Geçmişinden ne kadar hızlı kaçarsan, seni o kadar hızlı takip eder demek . Etmesine izin vermemek için oldukları yerde bırakıp barıştım her şeyimle.
Şimdi şeker pembesini seven, saçları rüzgarda savrulunca başını kaldırıp gökyüzüne gülümseyen, çilek kokan küçük bir kız çocuğuyum. Daha masumum.
Daha umutluyum.
Daha huzurluyum.
Dolayısıyla artık daha mutluyum.
Ve madem ki defteri kapatıyorum: Yeni bir defter açtım kendime. Noktasını orada koydum. Kocaman harflerle devam edeceğim artık.
Hem böyle bir yıl boyunca uğramamazlık da yapmayacağım :)

http://alliethealien.blogspot.com
yeni defterim.
Artık orada yazacağım. Çilek kokulu, pespembe olacak her şeyim. Mutlu olacağım, günden güne yaşamayı öğrendikçe............
xoxo
Agnes*

13 Ocak 2011 Perşembe

yana yakına sana döndüm blogum

evet ben geldim. neler yaşadım hem de son zamanlarda... yine.
texas tommix tadında giden garip hayatım hiç böyle aptal olmamıştı.
mal, beni aldatmış. hem de çado'nun eski sevgilisiyle.
bitti.
bitmek zorundaydı. ona aldatılmaya tahammülüm olmadığını söylemiştim. dinlemedi.
keşke dinleseydi. keşke benden ayrılıp öyle yatsaydı o kadınla. ama beni aldatmasaydı. doğmamış kızımıza da haksızlık etmiş oldu. ya da yaşamaya söz verdiğimiz hayallerimize... verandamızda ona getireceğim çaylara mesela.
çok yazık etti blog, çok. geriye baktığımda kendini güzel hatırlatmayı bile çok gördü bana.
öyle ya da böyle. bu kez bitti ama.
sırf onun acısını hafifletmek için başkalarıyla görüşmeye çalışıyorum. başka insanlarla takılmaya..... işe yarıyor da. acım hafifliyor,ruhum yeni filizler veriyor aslında hayata.
bir de arada bu kadar çok vurmasa acısı.
dün sarhoşken aradım, sesini duydum.
yastığına başını koyduğunda eğer hala beni düşünüyorsan,beni unutamamışsın demektir dedi.
peki ya sen dedim. sen kimi düşünüyorsun.
başkasını dedi ruhsuzca. başkasını.
o lanet 1 saniye içinde, telefonu suratına kapatmayı, yalvarıp yakarıp beni aldatanın o omasına rağmen af dilemeyi veya sadece umursamıyormuş gibi yapmayı düşündüm. umursaıyormuş gibi yapmaya karar verdim.
laf arasında phoebe hala kızgın sana dedi. neye kızgın olduğunu bi bilsem gidip gönlünü alacağım dedim. bilmiyorum, dedi. çıktı işin içinden. mesajlarıma cevap verse,neye kızdığını ama yok.

neyse, konuştuk ve kapattık. geçen haftaki hamilelik korkumu anlattım ona. etekleri tutuştu hemen. bu sabah mesaj attım, tebrikler .. bey, yine paçayı sıyırdınız, diye.
aslında hamile olmadığıma sevindim. ne kadar az yüz göz olursak o kadar iyi.
işte böyle blog.
çözmem gereken şeyler var yine.
ama sabır.
rayına girecek elbet yine.
girer dimi?
xoxo
Agnes*