20 Aralık 2009 Pazar

Vay be blog!
İki hafta olmuş sana yazmayalı...
Amann vaktim mi vardı ki sanki?
Kısa bir özet geçip yine çalışacağım....
Esmer Cadı'yla konuşmaya zorladı beni eski arkadaş grubum.... Nötr insanın suçu hepsi...
Alışma evresi yaşayacakmışız... Neyse.. Dua ediyorum evleniyoruz demesin diye... Eski sevgilisiyle barışıyormuş gibi davranıyor da kendisi :D
İkimizin de rol yaptığı o kadar belli ki... Zorluyoruz resmen...
Ne kadar da... Çocukça!
Neyse... Notebook almaktan vazgeçtim. Niye mi? O parayla Almanya'ya gitmeyi düşünüyorum... 1 hafta Berlinn... Hiç de fena değil ha?
Eh, yakışır tabi :D
Neyse... 8 gün sonra da BKM'ye gidiyorum.. Okulcanak yine.. Phoebe'ye Eser'in imzasını alacağım kısmetse :D Bi de emre'yi (canpolat) öpesim var :D anam çok büyük ama be hacı... '81'li :D
Bu arada okul takımının idmanlarına gideceim. Sınıf maçı için kendimi geliştirmek maksat...
Phoebe yaa.. Diyorum ya şu bana tom yüzünden küsen kız da orada olacak... Olay istemiyorum... Ama bakalım...
Ve telekinezim....
Aslında ilginç bir şey oluyor... psi-wheel'im hala dengede değil herhalde ki, şöyle şeyler oldu ve yazarken heyecanlandığım için hala oluyor : voltaj düşüyor!
Mesela, MTV'de America's Best Dance Crew diye bir yarışma var.. Dans eden kızları görünce, keşke ben de o sahne de olsam derken voltaj inip çıktı, hatta resmen yanıp söndü.. O kadar ki tv bile bi an kapanıp açıldı.
Sonra aynada kendime bakıyordum, aklıma Taylor Lautner geldi, banyonun ışık da gitti geldi :D
Ve yine bugün Lost izlerken Jack'in apandisinin patladığı bölümde elim ister istemez kendi yarama gitti (ben de geçirdim aynı ameliyatı...) ve oradaki kanı görünce (phoebe sebebini çok iyi biliyor :D) heyecanlandım :D voltaj yine gidip geldi :D
İşte böyle... Heyecanlanınca psi-wheel'm kendini kaybediyor... :D
Biraz dinlenecek vaktim olsa katı nesnelere de geçeceğim ama bakalım!!! :D
Neyse blog hadi Agnes kaçar :D
Bu satırları okuyan herkes öpüldü.. Phoebe'm de tabi .L.L.L

8 Aralık 2009 Salı

Is it goin' better or worse? More important is it goin' is it goin' is it goin'? I don't what i'm lookin' for!!!

Başlıkta iğğğreeennçç bir mix yaptığım için üzgünüm ama tutamadım kendimi ne yapayım!!? (bu arada Christina Aguilera -idolüm olur kendisi-'nın keep gettin better şarkısıyla, nelly furtado&timberland&justin timberlake <3'in is it goin' şarkısını mixledim... Gerçekten bayılttım sizi biliyorum, çok sorry! :P)
Neyse efendim...
Şimcik size son gelişmeleri yazayım azıcık....
Esmer Cadı yüzünde girmediğim o takımda en değerli oyuncu olarak yani orta arka mevkiinde oynuyorum -ki! buna alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste denir....
Bizim Sarı kedi oynayacaktı orada ama ben oynamayacağım demiş, bu da bana yaradı... Esmer Cadı itiraz bile edemeden en iyi oynadığım mevkkiye küt diye oturdum resmen... :D hahahahahahhaa :D abi nasıl mutlu oluyorum şu kızı uyuz edince....
Geçen gün de Mavi Göz'le sos oynuyorlardı... (bu arada Mavi göz acayip soğuk bir tip ve zamanla açılıyor. dolayısıyla nihayett aramız daha ılık... bu da beni mutlu ettiği içün elimden geldiğince muhabbetimizi iyi tutmaya çalışıyorum! :D) Mavi göz'e ki kez yardım ettim, üçüncü de "söylemeyin ama!" dedi esmer cadı. benden başka oyunla ilgilenen olmadığına göre ben tek başıoa "5." çoğul şahıs oldum resmen!
Sonra ne mi oldu? iki tane daha yardım ettim ve tıpkı 5 yaşındaki kuzenim gibi oyunun karaladı ve "git sen kendi kendine oyna!" dedi.... Mavi göz kalktı ve aynaya gitti... Eser Cadı yine kuzenimin vereceği tepkiyi verdi "ben kazandım lan!" diye de bağırdı....
Daha ne desem boş blog... Ne deseem boşşş!
Bu satırları okuyan herkes öpüldü.. Phoebe'm de tabi kii .L .L .L

6 Aralık 2009 Pazar

Telekinezii!

Dün akşam google'da telekineziyle ilgili araştırma yapıyordum. Voltajı yükseltip, düşürebileceğinizi biliyor muydunuz?
Uğraştım... Öncelikle, çok belirgin bir düşme olmadı ama mutlaka yükseliyor... Birkaç gün daha çalışayım sonra katı maddelere geçmeyi planlıyorum... Telekinezik ablam Phoebe'ye duyurulur... :D
bu satırları okuyan herkes öpüldü... Phoebe'm de tabi ki .L .L .L

4 Aralık 2009 Cuma

Kutsal Bakire...

Ölümüne sap'ım Tanrım! Bu histen nefret ediyorum...
Bugün söylemesi ayıp yan sınıfta (bizim bir boy küçüklerimiz oluyorlar kendileri ama benle yaşıtlar. Çünküm ben 94'lü olduğum içün...) bir tane çocuğu kesiyordum... Çok utanarak söylüyorum .d
Sevgilisi varmış ya!
Gitaristlere olan zaafımdan kurtulmalıyım...
Bir de müsait bir vakitte sevgili yapmalıyım...
Ama armudun sapı, üzümün çöpü derken evde kalıcam ondan korkuyorum...
Şimdi ilan versem acep bulur muyum?
Genel kültürü olan, müzik zevkleri sağlam, sadık, cep telefonunu arka cebinde ve güneş gözlüğünü başında taşımayan, mümkünse elektro gitar çalan, sigara içmeyen, sarışın veya kumral (utnamasam sübyancılık yapıp kendimden küçük istiyorum diyeceğim .d.d.d.p), '92-'94 yılları arasında doğmuş, geniş omuzlu, kocaman elleri olan (sapıkça belki ama elleri ve ayakları kocaman erkekleri seviyorum artık. omuzları falan da geniş olsun, kolunun kenarında bana sarılınca minnacık kalayım istiyorum. bi de kaslı olsun azıcık kolları istiyorum. sarılınca öyle tıfıl oğlana sarılır gibi olmasın istiyorum ./), azıcık da yakışıklı olsun yeter...
Ay şaka gibi ya... Blog böyle giderse birbirimize kalacağız haberin olsun! Haydin ben kaçtım!
Bu satırları okuyan herkes öpüldü... Phoebe'm de tabi ki .L .L .L

3 Aralık 2009 Perşembe

Zaferin Başlangıcı (((:<

Ah blog ah! Yaşasın zafer diyesim var!
YAŞASIN ZAFER!
Esmer Cadı, bugün boyunun ölçüsünü nihayet almaya başladı...
Önce; matematik dersindeydik. Kendisinin yazısı çivi yazısıyla karışık hiyeroglif olduğundan uzun sürmüyor. O yüzden soruyu herkesten önce çözdü ama ben tahtaya kalkmayı tercih ettim ve kibarca kalkıp kalkamayacağımı sordum. Hoca da kabul etti. Esmer Cadı ne dese beğenirsiniz!?
"BEN ÇÖZDÜM DE O NİYE KALKIYOR!?"
öh yani dedim içimden. Kıskan da bu kadar belli etme bari... Sonra toparlandım ve "Kalkacağım deseydin de kalksaydın o zaman" dedim. Sustu :D oh iyi de oldu. Onun hatasını kullandım, çirkinlik, çirkeflik yapmak yok. Suçluluk duygusu yok. Tatmin mi? Evet, daha iyisini yapabilirdim ((:

Sonra; İngilizce dersindeydik. Geçen yıldan kalma bir soru kitapçığını işliyorduk.. Ne yalan söyleyeyim erindim arayıp da bulmaya.. Nasıl olsa bir tane soru açıklayacaktım sadece... Esmer Cadı duvar kenarında Sarı Şeker de yanında oturuyordu. Mavi Göz de, Nötr İnsan da testlerini benimle paylaşmayınca istemeye istemeye yanlarına gittim. Kenara sıkışıverdim. Sarı Şeker de "Agnes'ım senin çevirin iyidir bir el atıver şuna" dedi. Esmer Cadı benim elimden alıp bakmaya çalıştı, biz de varız burda yani gibi bir şeyler diyerek kıskançlığını yine açıkça da belirtti, baktı hiçbir türlü olmuyor, "ders sonuna kadar üçlü oturacaksak ben kalkayım" diye mırıldandı. Duymazlıktan geldim. İkinciye söyledi yine aynısını yaptım. Üçüncüsünde "testim yok ......" dedim. Bu aslında "kalkmak istiyorsan seni tutan yok, ben kalıyorum." demekti. Ama keşke biraz daha az tehditkarını açıkça söyleseydim diye de düşünmedim değil. Neyse... Kendi kendine aldı cevabını...

Umarım her şey daha da güzel olacak be blog...

Bu satırları okuyan herkes öpüldü... Phoebe'm de tabi .L .L .L

2 Aralık 2009 Çarşamba

Hey Blog!!

Ay blog bugün sana bissürü şey yazacağım çünkü bissürü şey oldu!
Ama önce bir şey sormalıyım!
NE NİKOTİNİ PHOEBE HANIM!??? Değirmendere'yi basmak zorunda bırakma sakın beni! (anlattığımdan eminim...)
Evet blog gelelim bugüne.... Öncelikle söylemesi ayıp veli toplantısı vardı bugün... :D Layle Cadısı bir tek kötü şey bile söylememiş anneme.. Allah nazarlardan korusun... Geçen yıl annemlerle ve öğretmenlerle aram açıktı, arkadaşlarımla can-ciğer kuzu sarmasıydım, bu yıl da tam tersi...
Evet, yine şu eski arkadaş grubumdaki iki kız... Bu arada hani şu nötr olan vardı ya... İşte sanırım ona 3,5 diyebilirim bu aralar... Neyse...
Şimdi bizim okulda sınıflar arası voleybol turnuvası var. Mütevazı olmayacağım, hiç voleybol dersi almamış birine göre gayet iyiyim. Üstelik, kendini yere atmaktan çekinen şu çıt-kırıldım tiplerden hiç olmadım ve eğer bir top direk olarak bana geliyorsa karşılanmama ihtimali %.1. Hal böyle olunca Esmer Cadı'nın yine kıskançlık damarı tuttu ve saniyede on kere bizim sınıfa yeni gelen kıza (adına mavi göz diyelim) sormaya başladı. Tabi mavi göz eski okulunda voleybol oynamıştı ve profesyoneldi. ÖYle böyle derken, Esmer Cadı, Sinsi S.rtüğü de aldı, oturdu Mavi Göz'ün yanına... Ben gittim tabi "ben şurda dururum" gibi laflar duyunca. Takımı kurduklarını söyleyince de hmm falan deyip döndüm.. Herhalde Mavi Göz bir şey söyledi, Esmer Cadı da özellikle benim duyabileceğim şekilde "hayır ya biz kuruyoruz takımı" dedi. Aradan biraz geçince Lülüklü'm bana "sen girmiyor musun takıma?" diye sordu. "Valla şekerim ben oynamak istediğimi mavi göz'e söyledim ama onlar aralarında beni istememiş olacaklar ki takımı öyle kurmuşlar" dedim gayet umursamaz tonda ve herkesin duyabileceği şekilde. Neyse işte, o arada zaten voleybol oynuyorduk, ben de devam ettim.. Aradan biraz daha geçti, ben servis atmaya bayılırım ama yorulunca genelde servislerim biraz sağa çeker, yine öyle oldu. Herhalde top gideceği yeri biliyordu, tam Esmer Cadı'nın tepesine indi mi! Ne yalan söyleyeyim, istesem olmazdı. Ama oldu işte. Hanımefendi nin hemen yüzü gözü bir değişti, "kim attı onu!?" dedi tehditkar bir sesle. "Ben" dedim gayet umursamaz bir şekilde... Daha da bozuldu aptal. Nedense Sinsi sürt.k yerine Pozitif insan savunmaya geçti. "korktu kız" falan dedi. Cevap vermedim. Zaten niyetim de yoktu o Esmer Cadı aptalıyla... Destek beklemiyordum ama Sarı Kedi işe karıştı. "Ne yani öldü, bitti, dünyası karardı küçücük toptan" dedi biraz da ses tonunu yumuşatarak... Neyse işte hemen kalkıldı gidildi. Esmer Cadı, her iddiasına varım benim dedikodumu da yaptı. Ve sonra "kendi annnesi" kızı bıraktı ve gitti. Diyorum işte! Aptallık genlerinin bir yerden gelmesi lazım! Oh olsun ama! Allah'ın sopası olmuyor... Şimdi bir de sevgilisi var ya hanım efendinin... Refika Bey'le tekrar çıkıyor diye de kendini bi şey sanıyor... Neyse... Öyle ya da böyle, o takım çok ezik ve güçsüz oldu çünkü yerleştirmeler falan full yanlış... O takıma da assla gitmem işte hıhhh.! Bir kaybetsinler de akılları başlarına gelsin... Bu arada Esmer Cadı'yla, başta aynı takımda oynardım, ama şimdi üstüne para verseler oynamam...
Ya blog... Kıskananlar çatlasın, gözü olanın gözü çıksın desem de kötülere bir şeycik olmuyor... Ne yapabilirim... Ben hala Phoebe'm'in sözünü dinliyor ve açık bekliyorum... Yaygara koparmak mı? Aslında en çok yapmak istediğim şey o... Ama annem Layle Cadısı'na "kızlarla sorunları var galiba" falan demiş, o da "iyi bakalım ben ağzını ararım" demiş... O arayadursun, ben işleri nasıl elime alacağımı bilirim. Esmer Cadı'ya gidecek ve onunla konuşmak isteyecek. Dolayısıyla da Esmer Cadı "beni kıskanıyor" diyecek çünkü öyle sanıyor. Ben de Layle Cadısı bunu bana söyleyince birr güzelll dalgamı geçeceğim.. Niye mi!? Çünkü gerçekten komik bir durum! Ben o ikisinden çok daha iyiyim! Güzellikse güzellik, paraysa para, güçse güç, zekaysa zeka, yetenekse en alası, erkeklerle ilişkilerse her türlüsü... Daha da fazlasını istiyorlarsa ingiliz aksanından tut da Amerika'da eğitim hakkına İngilizce'de hepsinin anasını ağlatırım... Ve üzgünüm ama Layle Hanım'a karşı da bu kez mütevazı olmam... Kendileri kaşındılar.... Artık sınırdayım Phoebe anlıyor musun beni!? Tam sınırdayım... Hepsinin canlarına okumadan rahat yok bana... Bu arada çakma Jacob'la aram pek iyi değildi ya, bugün daha iyi.. Sinsi Sürt.k ona yazıyor sanırım.. Bu hoşuna gitmeyecek... Oh canıma değsin!!!!!!!!
Not: Hani şu gelecek görüleri var ya kuzum onu bir şekilde kodlamalıyız diye düşündüm... Aklıma şekerleme zamanı geldi... Ne dersin?
Ve sen vampirin gözlük kullandığını söylememiştin... Face'de hani şu senin okuldaki en yakın arkadaşın var ya... anladın senn... işte onun face'inde gördüm.... şok geçirdim, çünkü hiç görmemiştim....