20 Eylül 2010 Pazartesi

Bir başka hisler :?

Bir başka ruh hali içerisindeyim bugün dostlar!
Aynı anda hem suçluluk duygusu, hem mutluluk, hem aşk, hem de özlem.
Dün gece yatana kadar, sevgilimle öğlen buluşacağımı sanıyordum.
Fakat gereğinden fazla ısrarı ve ettiğimiz aptal kavganın da verdiği gazla "yemişim okulun ilk gününü" dedim ve bizimkilere yalan söylemiş de olsam, koşarak ona gittim.
İşte suçluluk duygumun sebebi.
Sonrasında görümcemle tanıştım ve sabahtan başlayarak koca bir günü onun dizinin dibinde ve onun kollarında geçirdim.
İşte aşkın sebebi.
(Gerizekalı yamağına ufak çapta rezil olsak da, o kadar kötü değildi. Sanırım bu utançla yaşayabilirim.)
Sabahtan ve öğlen Phoebe'lerin okula gittik. Nasıl özlemişim anlatamam! Ona sarılmak bir başka değerli be benim için! Bir değişik özlemişim onu. Med cezir gibi. Ayrılmış ama hiç ayrılmamış gibi.
Bu da özlemin sebebi.
Mutluluk mu?
Böyle güzel bir gündan sonra, yüzümdeki salak sırıtışa nasıl engel olabilirim ki?
:D
xoxo
Agnes *

19 Eylül 2010 Pazar

Tipik bir pazar.

İşte tipik bir pazar daha.
Telefonunun titremesiyle uyanan Agnes, birkaç dakika sonra annesinin öfke dolu çığlıklarıyla babasını azarlayışını duyar.
Bir insanın hayatı daha monoton olabilir mi?
Ardından anneyi teselli,
mutluymuş gibi yapılan pazar kahvaltısı,
koltukta sızmış babam,
kendisini işe vererek ruh sağlığını korumaya çalışan annem
ve erkek arkadaşımın günlük planlarını, aklımdakileri bastırmaya çalışarak dinleyen ben.
ne kadar da ezik bir tablo değil mi?


aklımda çok fazla şey var. yine.


evliliğe öcü gibi bakan bir insan olarak, giderek ciddileşen ilişkim,
kimi zaman hayatımda olanlar hakkında öz babamdan çok bilgisi olan dayımla yaşadıklarımız,
okulun başlamasıyla sırtıma binen yükler,
sınav stresi,
aile, sosyal hayat, aşk ve ders arasındaki dengeyi koruma yükümlülüğü
ve
ilişkileri sık sık engebeli yerlerde dolaşan anne ve babam.
tüm bunların altında ezilen ama buna rağmen dışarıya, dışardaki düşmanlarına "ben mutluyum" maskesini gösteren Agnes.
"Hayat" bu işte.
yapılması gerekenler ve sonuçlarının doğurduğu; yeni nedenler, yalanlar ve "maske"ler.
bazen diyorum, "toplumsal kuralların canı cehenneme, ben benim ve kimsenin ne düşündüğü umurumda değil. hayatımı yaşamak için ne kadar zamanım olduğunu bilmiyorum ve bunu yükümlülükler denilen prangayla geçirmeyeceğim." desem, çeksem gitsem.
ama olmuyor işte.
bir şeyleri bırakıp gitmek, o kadar kolay değil.
kalıp savaşmak zorunda hissediyor insan.
en azından ben böyle hissediyorum, çünkü böyle yetiştirildim.
bazen diyorum yine, "keşke bu kadar "cic kız" olarak yetiştirilmeseydim. yeri geldi mi yozlaşabilseydim. yeri geldi mi, "üzgünüm dostum, benim de önceliklerim var" deyip, satabilseydim. gerektiğinde kendimi feda etmeseydim, belki de ileride hayatımda bile olamayacak insanlar için."
hayatımda "keşke" dediğim çok şey oldu, doğrudur. kısacık ömrüme çok şey sığdırmış olmam benim suçum değil.
zaten bu bir suç da değil.
zira Peyami Safa der ki "Yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanılır. Zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır..."
o halde Can Yücel' mi dinlemeliyim?
"... Yaşa be! Yaşa da öyle git, gireceksen toprağa! ..."
Belki de.
belki de oluruna bırakmalıyım her şeyi?
ben de bilmiyorsam kim bilecek ki?
onu da bilmiyorum dostlar.
neyse, gidip mutlu aile tablosu çizeceğiz, gereksiz bir piknik organizasyonunda.
hazırlanayım.
daha gidip "cici kız"ı oynayacağım.
17 yıldır oynadığım aptal rol hani.
xoxo
Agnes *

17 Eylül 2010 Cuma

Ankara !

Hazırlanıyorum dostlar!
Annem bir eğitim için Ankara'ya gitmişti bu haftanın başında. Şimdi babam, halam ve ben de ona katılacağız haftasonu için!
Çok güzel olacak!
Ama soğuk memleket, ne giysem bilemiyorum :/
Sanırım annemi aramalıyım önce.
Belki Malcığım'la birlikte aldığımız kazağı giyerim.....
Ve nem de yok orada! yaşasın ya!
Saçlarım bozulmayacak :P
Hatun milletine mensup olduğum burdan belli, varsa yoksa saçım işte :D
Vel hasıl!
Agnes kaçsın, toplansın, cici cici otursun. :P
Haydin o vakit;
xoxo
Agnes*

16 Eylül 2010 Perşembe

Ben Geldimm!

Öyle çok şey var ki yazacak!
Hmmmmmmmm..... bir bakalımmm, nerden başlasak?
Buldum!
Okuldan...
Bu pazartesi okullu olacağım! Yine...
Son sınıf olmaktan hiç hoşlaşmasam da... Katlanacağım artık...
Dershane fena değil, birkaç gıcıklık dışında, ortam sardı.. Ama tarihçi ömrümü törpülemekte!
Aslında... sanırım bugün çekilmez gelmesinin sebebi, aklımın erkek arkadaşımda olması olabilir. yok yok, bildiğin öyleydi. :D
ay inanamazsınız, gece 4'ten beri kesintisiz ağlar mı bir insan?!
Ağlayabiliyor işte.
Tabi barışmamız 10 dakikamızı aldı ya, neyse.
Saatlerce ağladığıma değdi mi? Yorum yok.
Vel hasıl. salak mutluluğumdan da anlaşılacağı üzereeee...... Hala devam ediyoruz.
Pazartesi (ki bu okulun ilk günü oluyor .d) ilk ayımızı kendime bahane edeceğim.
naparız bilmiyorum.
onların evine gitmemiz konusunda istekli aslında. bilmiyorum. bu konuda çok sürtüşüyoruz nedense.
ve phoebe !
öyle çok özledim ki seni !
bir an önce göresim var!
pazartesi geleceğim!
ve biliyor musun, benim bilgisayarıma giriyormuş!
kendimi taciz edilmiş hissediyorum :/
I.P. adresimi ezbere biliyor :S
ve taciz edilmek demişken, lülüklüye basıldığımız yetmiyormuş gibi, bugün de bol bol taciz edildik. bir rahat yok yahu!
öhö öhö'ymüş.
huh diyorum sadece!
xoxo
Agnes *