3 Kasım 2010 Çarşamba

öf ne dandik bir gün bugün.

başlıkta da söylediğim gibi; ne dandik, ne aptal bir gün bugün!
blog yazmak yerine, yarınki kelime sınavıma çalışmalıyım aslında.
ama yapasım yok, zorla mı ?
test de çözmeliyim.
ama onu da yapasım yok.
çok da tınn diyeceğim ama değil, "tınn"ıyorum çünkü.
ay yok.
sanırım sabah kalkıp çalışacağım.
öf. pöf.
bir de hattımı değiştirmeyi düşünüyorum.
sms çok zamanımı alıyor, konuşabileceğim bir şeyler yapayım.
güdük necmi (adamın tam adını unuttum, ama olsun, isim tutamam zaten aklımda .d) oynuyor reklamda, 5 lira da yüklesen, her yöne 10 dakikası 50 kuruş olayı...
sanırım öyle bir şey yapacağım. çünkü sms çok zamanımı alıyor ve rahat rahat çemkirilmiyor yazarken.
hem paşa paşa istediğimi de ararım.
evet evet, bunu yapmalıyım. .d
aman neyse. bugünlük saçmalama kotamı da burada doldurdum.
sınıftaki gruplaşmamızdan olsa gerek, insanlarla konuşmuyorum.
hiçbir şey paylaşmayıp, sessiz sessiz oturunca da, burada saçmalıyorum, ne yaparsın.
iyi mi oluyor, onu da bilmiyorum.
bu arada....
yıllık olayları da başladı.
ne yalan söyleyeyim, hiç giresim gelmiyor bu geyiklere.
çok çocukça geliyor.
neden hatıra defteri tadında, hepsi birbirine benzeyen aptal veda yazıları yazayım ki ?
ben sevmem vedaları.
edi'yle muhtemelen hayatımın kalanında görüşeceğim, hadi ona yazdırdım.
bir de phoebe var, o da tabi ki hayatımda olacak biri.
tamam.
koca sayfa olsa da, bana iki kişi yetiyor. ama bunu nasıl anlatayım ki insanlara? yüzümde tatlı bir tebessüm ; "teşekkür ederimm canıımmm... evet ben de sana yazdımm!" diyorum.
ne büyük iki yüzlülük.
kendimi kirlenmiş hissettim. "y i n e ."
her neyse. öyle ya da böyle, o mal sınava gireceğim, bir yerlere gideceğim, bizimkiler durumları düzeltecek, benim şu ankinden farklı e ruhani bunalımlarıma yol açmayacak, daha rahat bir sosyal hayatım olacak ve bir şekilde; her şey güzel olacak.
evet sıfırı tükettiler yine bu arada.
sokakta şarkı mı söylesem, yoksa tipsiz ve muhtemelen hiç kız arkadaşı olmamış, gözlüklü ama zengin tipleri kafalayıp fahiş fiyatlarla ders mi versem ?
of bilmiyorum.
ama bu "daraltı" bitmezse, face'te adımı yine Ruhi Bunalım" yapmayı düşünüyorum.
makara oluyor hem.
aman ne bileyim ya.
ben saçmalamaktan ne yaptığımı biliyor muyum ?
neyse, bir post için bu kadar karamsarlık yeter.
depresif pollyanna binayı terk eder.
Agnes herkesi öper. her zamanki gibi.
ahanda şöyle;
xoxo
Agnes *

p.s: acayip sigara istiyorum! yoksunluk belirtisi midir nedir, ense kökümden vuruyor baş ağrısı. feci bir durum :/

2 Kasım 2010 Salı

kalanı..

sms'im bitti :(
bu aralar hint fakiri modunda olduğum için, bayrama kadar iletişemeyen insan olacağım..
dumanla veya posta güverciniyle haberleşmeyi düşünüyorum.
en son post'umdan sonra kendimi duşa attığım gibi, tası tarağı topladım ve paşa hazretlerine gittim.
onlardan çıkınca, okula gittik. phoebe'mi gördüm.
okuldaki kızların takım elbiseli halini görünce, ceketine salyalarını akıtmalarını, yüzümde konu mankenlerine taş çıkartacak bir gülümsemeyle izledim ve kah koluna girip, kah elini tutup, kah da elimi omzuna koyarak "geri bas" dedim vücut diliyle tabi :)
sonra otobüse bindirdim onu.
nedense "gitme" diyesim geldi.
sanki istanbul'a değil de, dünyanın öbür ucuna gidiyormuş gibi geldi bir an :/
yolladım...
eve döndüm sonra.
koca bir paket kek yedim.
ne yapayım, çok yorulmuştum..
şimdi dee kocamaaaann bir tabak makarna yiyeceğim :D
"kalorileriyle mutlu insan" falan olduğumu sandıysanızz çok yanıldınız.
katana gibiyim. kurbanda danaya diye 7 kişi bana girerse hiiçç şaşmayacağım.
rush desicion.
yarın diyetteyim. tamam.
yaşasın açlık <3 :D
hadi kaçtım...
açlık bastırdı da :D
xoxo
Agnes *

:))


huzur!
sabah 5 dersi boş olan agnes, okula gitmeyi reddeder.
kalkar, kahvaltısını eder, sevgilisinin gömleğini yıkar, kurutma çabalarına girer.
ruh hali pek bir huzurludur çünkü onu darlayacak hiçbir işi yoktur ve bütün gün onundur.
müziği açar, sexy bith eşliğinde, zaten üstünde zor durduğu bacakları kopana kadar dans eder.
salak salak sırıtır, çünkü mutludur.
sebebi de yoktur mutluluğunun.
şimdi de kalkar gider..
manikür yapması gerek çünkü.
e o zaman herkesi de öper (:
şekil-A
xoxo
Agnes *

31 Ekim 2010 Pazar

...

Yine ben.
bol miktarda umursandığım (!) son post'umun aksine, daha bir boşverdimciyim bugün.
saatler geri alındı ya, erken gitmişim derse.
aptal agnes.
kahvaltı ettim, word de erken gelmiş, onunla oturdum çay içtim..
İzmit'te mal mal yürüdük..
daha kargalar kahvaltı etmemiş tabi..
eninde sonunda attık kendimizi binaya.
saatler geçmek bilmedi.
"patron"la buluşacaktık bugün.
mavi göz, gel beraber takılalım deyince ektim.
tabi mavi göz de beni ekti.
ben de yolda gördüğüm edi, kitty girl ve lirik dans'ın peşine takılıp burger'a girdim.
sonra poni'yle, kuş da geldi.
tıkınıp kalktık.
yolda edi'yle konuştuk falan.
çok sıradan bir gündü aslında.
yarın da, haksızlık olmasın diye monolog yazmaktan caydım, tiyatro seçmeleri var.
çabucak çıkıp malcığıma gideceğim.
bir de kimya sınavım var tabi.
ona da hiçç çalışmadım yea .s
ne yapacağım bilmiyorum.
allahtan ödev aldım.
öf pek bir ruhsuzum bu akşam ya .s
yazasım yok sanırım.
neyse.
ben de 7 kedi sahibi, kutsal bakire yaşlı teyzeler gibi oturayım o zaman mal mal.
e "xoxo" o zaman..
Agnes *

29 Ekim 2010 Cuma

Bana akıl verin :/


bir aptallıktır gidiyor.
çıkmaya başladığımızdan beri her post'umda kafa karışıklığıyla kendini gösteren erkek arkadaşım sorun, evet.
her liseli "velet" gibi, evet, yemek yemiyorum, vırt zırt ağlıyorum ve muhtemelen bu yılın sonunda ayrılacağım bir adam için hayatı kendime zindan ediyorum.
ama neden?
biri bana bunun sebebini söylesin, yoksa öleceğim.
aşk demeyin bana.
ben, 3 yıl en yakın arkadaşımla yatmış bir adamı bekleyip, bir günde de cort diye silmiş bir insanım. silebilecek olsam, silerdim.
belki de takıntıdır diyorum.
öyle bir "öküz"e takıntıdan başka bir şey bağlayamaz beni çünkü.
seks demeyeceğim, çünkü onun aksine ben, bağımlı değilim.
olsa olsa takıntı olmalı.
peki bunu nasıl yeneceğim?
işte burada önerilerinizi bekliyorum.
ondan ayrıldığım bir haftada, ağladım, zırladım, çekilmez bir insan oldum, ofladım, pofladım, el ele sevgilileri görünce çığlık atmamak için dudaklarımı kanatana kadar ısırdım, başka erkeklere kur yapmak istedim, ama aklıma "o" gelince durdum, şiirler yazdım, şarkılar söyledim, sigaraya başladım, kusana kadar içip, kustuktan sonra bir daha içmek için gerekli bütün ayarlamaları yaptım (ama ertesi gün barıştık işte, lanet olsun.) fakat yine ona döndüm.
aslında öyle kızgınım ki ona.
ama bir o kadar da seviyorum.
telefonum her titrediğinde yerimden fırlıyorum.
ekrandaki kim diye bakana kadar nabzım iki katına çıkıyor.
her gece aptal aptal rüyalar görüyorum.
mutlu olduğumuz zamanları, onun bana "seni seviyorum" demekten çekinmediği günleri.
o kadar uzak geliyor ki.
sanki hayalmiş gibi.
bana aldığı çiçekler, pena........
sanki o günler hiç var olmamış gibi geliyor.
bana akıl verin.
bir takıntıdan nasıl kurtulursunuz?
gerçekten, ona böyle saplantılı bir şekilde aşık olmak istemiyorum.
sağlıklı değil bu.
of!
xoxo
Agnes*

27 Ekim 2010 Çarşamba

Bir Salak Haller. .d

Malcığımla bir çeşit barıştık gibi bir şey..
Lakin pek de güvenmiyorum kendisine.
Sonumuz ne olacak, hayırlısı.
Veee:
Tiyatronun baş rolü için seçmelerim var pazartesi günüü!
çook heyecanlıyım, anlatamam!
Şirret, saman altından su yürüten, yaygaracı ve de çirkef mi çirkef, hırslı mı hırslı bir kadını oynayacağım.
çok eğlenceli olacak!
monolog yazmaya başladım bile...
veee şiir dinletisi!
"geri gelen mektup" ve "sen vurdun da ben ölmedim mi" şiirlerini okuyacağım. bunun için de deliler gibi çalışmam lazım!
tabi bu organizasyonların tümünde, malcığımın eski kız arkadaşı "cırlak"la olacağım o ayrı.
aslında kendimi ona karşı biraz kötü hissediyorum.
ama nedense onca yaşadığım şeyden sonra tek diyebileceğim şey "allah mesut etsin !" olacak. üzgünüm.
neyseee.
tabi yarın bir de eşşek gibi çalışmamı gerektiren bir edebiyat sınavım var.
sonra bir de kelime sınavım var ingilizceden.
sonraaa okuldan sonra phoebe'lerin okul gitmeyi düşünüyorum. günlerdir hediyesini vereceğim ona.
gitmişken malcığımı da görürüm...
e tabi bir de gövde gösterisi yapmak lazım, elini tutup "o hala benim." demek gerek.
son olarak da cuma günü "dino" gelecek. taaa konya'dan.
onu da görmeliyim.
haftaya ki programı anlatmıyorum bile. agnesin yüzünü gören cennetlik yine :D
anacım mutlu olunca bir enerji geliyor bana :D
hadi o zaman agnes kaçsın.
mutlu mesut ders çalışsın :D
xoxo
Agnes *

25 Ekim 2010 Pazartesi

bir gün daha

kısa kısa yazıp zıbaracağım hemen.
yorgunluktan ölüyorum.
bugün, yine, hiç sigara içmedim ve acayip mutluyum bu durumdan.
emreyle buluştum, 1 yıl oldu görüşmeyeli, özlemişim.
mavi göz vardı yanımda, onunla da takıldık.
cuma izin koparabilirsem birlikte piizdeyiz.
çok pis içesim var.
ilişkinin üstüne içmezsem, sanki içimde ona dair bir şeyler kalmış gibi geliyor da.
zira kendisine mesaj atmak için ölüyorum.
ama atmaycağım işte.
inat değil mi?
ah mal ah. seni nasıl özlediğimi bir bilsen . :/
xoxo
Agnes *

24 Ekim 2010 Pazar

Özlem.....

Bugün eski sevgilimle buluştuk. fatih.
seden'den ayrılmış... kız benimle çıktığını sandı hatta ve "hem de o kızla. hiç yakıştıramadım." dedi.
neyim var ki benim .s
tamam, itiraf ediyorum, azıcık dışa dönük bir insanım. garajdan çıkmamış ferrari de değilim. ama her yediğim halt da alnımda yazmıyor ya !
vel hasıl. seden ifrit oluyor şu anda bana. aman ne kadar hoş. çok da tınımda ya.
ve fark ettim ki bilog, ben fatih'le takılmayı seviyorum. yani ne bileyim... onun o pembe, prenses dünyası... hoşuma gidiyor be can.
hayatın, dünyanın bir yerlerinde normal şeklinde devam ettiğini bilmeyi seviyorum.
tabi annem, tam biz birlikteyken arayınca, 1-2 saat içinde, yani eve döndüklerinde, ciddi bir fırça yiyeceğim, o ayrı.
vel hasıl.
ve başka bir özlem.....
hani buzun çatladığını görürsün ya...
önce küçük bir çıtırtı, ince bir çatlak... sonra bir yarık. sonra ortasından çatlayan ve ortalığı sular basan felaket.
işte öyle kalbim de.
dün gece bana mesaj attı.
barışalım mı? diye.
zor gelse de, "hayır" dedim.
"niye ama ben seni seviyorum", dedi.
"o senin sorunun" dedim. sanki benim sorunum değilmiş gibi...
"sen sevmiyorsun galiba", dedi.
"sevmiyorum." dedim ruhsuzca. o an çatlak bir yarığa dönüştü işte. ama sel basmadı merak etmeyin. ağlamadım. gözlerim bile dolmadı.
onun için ağlayamıyorum artık.
"demek her şey yalanmış, duygularımla oynadığın için sağol." dedi.
sabrım taşsaydı da küfretseydim keşke. ama daha çok acıtacak bir şey yaptım. eğer canı acıyabiliyorsa tabi.
"bir şey değil canım, zevkti. ama yalan işlerini sen daha iyi bilirsin.. dua et de ayrıldığımızın ertesi günü tavladığın o kız, senin ne mal olduğunu benden daha geç öğrensin."
cevap gelmedi.
gelsin diye beklemedim de zaten.
sadece.....
yatağıma yattığım an, onun kollarını aradım...
nefesini...
kulağımın dibinde mırıldanmasını...
bana sımsıkı sarılmasını ve kokumu içine çekerkenki yüz ifadesini.
aradım, fakat yoktu.
işte o zaman, özlem vurdu cayır cayır.
şükürler olsun ki çok yorgundum.
huzursuz bir uykuda buldum kendimi.
sabah erkenden kalktım.
yahya kaptanın boş sokaklarında hızlı hızlı yürüdüm durağa kadar. buz gibiydi hava.
o olsa diye geçirdim. ellerimi tutsa..
sonra daha güçlü bir istek bastırdı. ondan daha vefalı ama öldürücü bir sevgili. ümitsizce sigara bulabileceğim bir yer aradım. yoktu.
paket almak istemedim, bir daha başlarım diye.
her bağımlının söylediği gibi "son" dedim.
tarih dersinden önceki tenefüste bir "son" nefes daha çektim. ciğerlerimin yanması bile bir hoşuma gitti. onun dışında bir şey yakmıştı canımı ne de olsa.
özledim onu blog. deli gibi özledim.
sıcaklığını özledim. her şeyini özledim.
sadece ona bunu söyleyemeyecek kadar özsaygım var.
lanet olsun ki var.
şimdi ne mi yapacağım?
pollyanna'cılık oynayarak ders çalışacağım.
ne kadar hoş değil mi?
tabii yaa.
mükemmel.
xoxo
Agnes.

22 Ekim 2010 Cuma

Karman çorman bir ton şey yazacağım şimdi size.

Son birkaç günün özetini yapayım size.
Malcığım dediğim erkek arkadaşımı terk etmiş bulunmaktayım.
evet.
yaptım bunu.
ona olan bağımlılığım mantıksızdı.
değmeyecek bir şeydi.
ona "ben de kullan-at tiplerden miyim?" dedim.
bu sorunun cevabını vermedi bana.
"bir daha arama beni." dedim.
ve işte...........
Agnes is single.
tabi ben, ilk tecrübesinden ayrılmış her ergen gibi, sigara da aldım soluğu nedense. hiç de huyum değildir klasik ergen tripleri ya neyse...
onu öptüğümde, nikotin tadı alırdım genelde.
sırf ona olan bağımlılığımdan, düşünmeden çektim bir nefes.
ama bugün sonuncusunu içtim.
gerçekten bak.
son kez çektim içime ve bitti.
yenisinin de temellerini attım.
muhabbetini kuruyorum şimdi...
da sigarasızlığın verdiği bir baş ağrısı acı acı yakıyor o ayrı.
ve dersler tabi.
asılmaya başladım en ayısından.
ama bitmiyor arkadaş bitmiyor.
yok, caydım.
okumayacağım ben.
zengin koca bulup oturacağım evimde.
olmayacak başka türlü :/
ay ölüyorum yorgunluktan.....
yatasım var.....
xoxo
Agnes *

10 Ekim 2010 Pazar

Knock knock!

Kimdir o? demeyin :D
benim tabi kiii :)
biliyorum, biliyorum ! çok ihmal ettim yine.
ama inanın başımı kaşıyacak vaktim bile yoktu.
son seferden bu zamana kadar neler mi değişti?
çok fazla şey değil aslında :/
malcığımla kavgalıyız.
sonu nereye gidiyor, bilmiyorum.
okul, hala aynı.
o, birkaç garip, zavallı insan, hala benimle uğraşma niyeti içinde olsa da, ruh halim normal.
yapmam gereken birkaç milyon tane ödevim var, evet.
lale artık yolacak beni.
o yüzden sabahlayacağım bu gece.
ve phoebe'yi çokçok özledim.
hayatında tam olarak neler olduğunu bilmiyorum.
şimdi bloguna baktım... bıraktığım gibi değil, ama büyük bir değişiklik de göremedim :)
kuzeninle aranın iyi olmasına da sevindim kuzucum :)
işte böyle bilog.
her şey aynı.
hıı bu arada :D
çakma jacob'la da kanka modundayız.
malcığımdan sonra, şöyle bir baktım da....
buna mı bakmışım onca zaman mal mal dedim :D
ne büyük aptallık.
ve fatih.
bizim mavi göz'e yazıyor iyi mi :D
çok eğleniyorum ya :D
insan taktiklerini azıcık değiştirir :D
veee son olarak.
minik anime.
phoebe sen onu tanımazsın, bir ara anlatırım.
niyeti bozdu malcığımla aramın kötü olduğunu öğrenince.
umarım sonucu üzmez beni.
neden sadece arkadaş olmak, erkeklere yetmiyor ki?
erkekler ve zavallı egoları.
ne kadar acı.
neyse bilog.
ben müsait bir vakitte uğrarım yine :D
beni özleyin demeyeceğim, zira çok narsis bir laf geliyor bu bana.
kimim ki hayatınızda özleyeceksiniz beni?
ama yine de;
çokçok öptümm! :)
xoxo
Agnes *

20 Eylül 2010 Pazartesi

Bir başka hisler :?

Bir başka ruh hali içerisindeyim bugün dostlar!
Aynı anda hem suçluluk duygusu, hem mutluluk, hem aşk, hem de özlem.
Dün gece yatana kadar, sevgilimle öğlen buluşacağımı sanıyordum.
Fakat gereğinden fazla ısrarı ve ettiğimiz aptal kavganın da verdiği gazla "yemişim okulun ilk gününü" dedim ve bizimkilere yalan söylemiş de olsam, koşarak ona gittim.
İşte suçluluk duygumun sebebi.
Sonrasında görümcemle tanıştım ve sabahtan başlayarak koca bir günü onun dizinin dibinde ve onun kollarında geçirdim.
İşte aşkın sebebi.
(Gerizekalı yamağına ufak çapta rezil olsak da, o kadar kötü değildi. Sanırım bu utançla yaşayabilirim.)
Sabahtan ve öğlen Phoebe'lerin okula gittik. Nasıl özlemişim anlatamam! Ona sarılmak bir başka değerli be benim için! Bir değişik özlemişim onu. Med cezir gibi. Ayrılmış ama hiç ayrılmamış gibi.
Bu da özlemin sebebi.
Mutluluk mu?
Böyle güzel bir gündan sonra, yüzümdeki salak sırıtışa nasıl engel olabilirim ki?
:D
xoxo
Agnes *

19 Eylül 2010 Pazar

Tipik bir pazar.

İşte tipik bir pazar daha.
Telefonunun titremesiyle uyanan Agnes, birkaç dakika sonra annesinin öfke dolu çığlıklarıyla babasını azarlayışını duyar.
Bir insanın hayatı daha monoton olabilir mi?
Ardından anneyi teselli,
mutluymuş gibi yapılan pazar kahvaltısı,
koltukta sızmış babam,
kendisini işe vererek ruh sağlığını korumaya çalışan annem
ve erkek arkadaşımın günlük planlarını, aklımdakileri bastırmaya çalışarak dinleyen ben.
ne kadar da ezik bir tablo değil mi?


aklımda çok fazla şey var. yine.


evliliğe öcü gibi bakan bir insan olarak, giderek ciddileşen ilişkim,
kimi zaman hayatımda olanlar hakkında öz babamdan çok bilgisi olan dayımla yaşadıklarımız,
okulun başlamasıyla sırtıma binen yükler,
sınav stresi,
aile, sosyal hayat, aşk ve ders arasındaki dengeyi koruma yükümlülüğü
ve
ilişkileri sık sık engebeli yerlerde dolaşan anne ve babam.
tüm bunların altında ezilen ama buna rağmen dışarıya, dışardaki düşmanlarına "ben mutluyum" maskesini gösteren Agnes.
"Hayat" bu işte.
yapılması gerekenler ve sonuçlarının doğurduğu; yeni nedenler, yalanlar ve "maske"ler.
bazen diyorum, "toplumsal kuralların canı cehenneme, ben benim ve kimsenin ne düşündüğü umurumda değil. hayatımı yaşamak için ne kadar zamanım olduğunu bilmiyorum ve bunu yükümlülükler denilen prangayla geçirmeyeceğim." desem, çeksem gitsem.
ama olmuyor işte.
bir şeyleri bırakıp gitmek, o kadar kolay değil.
kalıp savaşmak zorunda hissediyor insan.
en azından ben böyle hissediyorum, çünkü böyle yetiştirildim.
bazen diyorum yine, "keşke bu kadar "cic kız" olarak yetiştirilmeseydim. yeri geldi mi yozlaşabilseydim. yeri geldi mi, "üzgünüm dostum, benim de önceliklerim var" deyip, satabilseydim. gerektiğinde kendimi feda etmeseydim, belki de ileride hayatımda bile olamayacak insanlar için."
hayatımda "keşke" dediğim çok şey oldu, doğrudur. kısacık ömrüme çok şey sığdırmış olmam benim suçum değil.
zaten bu bir suç da değil.
zira Peyami Safa der ki "Yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanılır. Zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır..."
o halde Can Yücel' mi dinlemeliyim?
"... Yaşa be! Yaşa da öyle git, gireceksen toprağa! ..."
Belki de.
belki de oluruna bırakmalıyım her şeyi?
ben de bilmiyorsam kim bilecek ki?
onu da bilmiyorum dostlar.
neyse, gidip mutlu aile tablosu çizeceğiz, gereksiz bir piknik organizasyonunda.
hazırlanayım.
daha gidip "cici kız"ı oynayacağım.
17 yıldır oynadığım aptal rol hani.
xoxo
Agnes *

17 Eylül 2010 Cuma

Ankara !

Hazırlanıyorum dostlar!
Annem bir eğitim için Ankara'ya gitmişti bu haftanın başında. Şimdi babam, halam ve ben de ona katılacağız haftasonu için!
Çok güzel olacak!
Ama soğuk memleket, ne giysem bilemiyorum :/
Sanırım annemi aramalıyım önce.
Belki Malcığım'la birlikte aldığımız kazağı giyerim.....
Ve nem de yok orada! yaşasın ya!
Saçlarım bozulmayacak :P
Hatun milletine mensup olduğum burdan belli, varsa yoksa saçım işte :D
Vel hasıl!
Agnes kaçsın, toplansın, cici cici otursun. :P
Haydin o vakit;
xoxo
Agnes*

16 Eylül 2010 Perşembe

Ben Geldimm!

Öyle çok şey var ki yazacak!
Hmmmmmmmm..... bir bakalımmm, nerden başlasak?
Buldum!
Okuldan...
Bu pazartesi okullu olacağım! Yine...
Son sınıf olmaktan hiç hoşlaşmasam da... Katlanacağım artık...
Dershane fena değil, birkaç gıcıklık dışında, ortam sardı.. Ama tarihçi ömrümü törpülemekte!
Aslında... sanırım bugün çekilmez gelmesinin sebebi, aklımın erkek arkadaşımda olması olabilir. yok yok, bildiğin öyleydi. :D
ay inanamazsınız, gece 4'ten beri kesintisiz ağlar mı bir insan?!
Ağlayabiliyor işte.
Tabi barışmamız 10 dakikamızı aldı ya, neyse.
Saatlerce ağladığıma değdi mi? Yorum yok.
Vel hasıl. salak mutluluğumdan da anlaşılacağı üzereeee...... Hala devam ediyoruz.
Pazartesi (ki bu okulun ilk günü oluyor .d) ilk ayımızı kendime bahane edeceğim.
naparız bilmiyorum.
onların evine gitmemiz konusunda istekli aslında. bilmiyorum. bu konuda çok sürtüşüyoruz nedense.
ve phoebe !
öyle çok özledim ki seni !
bir an önce göresim var!
pazartesi geleceğim!
ve biliyor musun, benim bilgisayarıma giriyormuş!
kendimi taciz edilmiş hissediyorum :/
I.P. adresimi ezbere biliyor :S
ve taciz edilmek demişken, lülüklüye basıldığımız yetmiyormuş gibi, bugün de bol bol taciz edildik. bir rahat yok yahu!
öhö öhö'ymüş.
huh diyorum sadece!
xoxo
Agnes *

29 Ağustos 2010 Pazar

:))

Herkesin zafer bayramı kutlu olsun şimdiden... (:
yarın evde oturmak zorundayım :/
ama olsun.
salı agnes yine kaçar eminim (:
nihahaha :D
kötülük (6)
xoxo
agnes *

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Barışştııııkk :)))

bi küs bi barışık değiliz aslında..
ama bugün yanına gidince eridi tabi buzlarımız....
dilencinin teki geldi..
bi ton dua etti.
malcığıma göre bize iki dakikada dini nikah bile kıymış olabilir :D
helalim dedi bana ya :D öldüm gülmekten :D
elleri de hacı misi kokuyo adamın dedi. :D
yarrıldım gülmekten öyle böyle değil :D
görüyosunuz ya ahali, evli barklı bir insanım artık benn :D
bi haftadan da nasıl evlendiysek. :D
bu akşam 22:11'de ilk haftamız bitiyo ayıptır söylemesi...
aman nazar değmesin <3
not: phoebe, ellerimi öpüyo yaa.... böyle bi aptallıyorum resmen bi an... :D ama merak etme, hala dikkatliyim... :)
hadi gideyim de dün aldığımız silgiyle ders çalışayım cici cici... <3
agnes kaçarr...
xoxo

öfpöf.

kavga ettik blog, iyi mi.
aptal çocuk ya.
geceden beri konuşmuyoruz.
gördüğüm rüyaların haddi hesabı olmadığını söylememe gerek yoktur heralde?
hem de sudan bi sebep ya..
ne kadar güzel konuşuyorduk, bi anda oldu resmen.
öf ya.
bu erkek ırkının ayarı yok ya.
gerçekten yok.
yazıkk bana yazııkkk!
insaf istiyorum ahali, çok mu ??

27 Ağustos 2010 Cuma

:))))))

bugün annemden habersiz kaçtımm ve erkek arkadaşımla buluştuk :))
el ele yürüdük falan filan....
alışmaya başladım ona...
özlem hissedebiliyorum uzun zamandır...
dur agnes dur.
ağır ol bakalım ! ;)

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Kendi Babamdan Kazık Yemek : F A K . :(

ketçap hanım a telefonumu verdim babasını arasın diye, dershane saatleri içinde açık bulundurmak yasak ya, aldı telefonumu uyuz hoca :(
şimdi ne facebook'a girebiliyorum gönlümce, ne de erkek arkadaşımı arayabiliyorum :(
başka hat almayı ben de biliyorum, aslında bu gibi durumlar için bi tane yedek olmalı ama...
ders al artık agnes, ders al!
herkese iyilik edeceğim diye olma kendininkilerden!
şimdi o kendi erkek arkadşıyla rahat rahat iletişirken sen, dersten bulduğun aralıkta çaktırmadan saate bakıp, acaba uyanmış mıdır, beni düşünüyor mudur diye hayıflan emi?
müstahak sana agnes :(
of pazara kadar nasıl geçer bu zaman?
bir yol bulmalı da ikna etmeli paşa babacığımı o telefonu erken aldırmaya.
ama o da ayrı mal. ben hocayı naaptım ettim, bağladım. kadın bu defalık vereyim dedi, babam vermeyin dedi! kendi babamdan kazık yedim ya. yine.
hayatımda bir tane güvenilir erkek olmayacak mı benim?!?
xoxo
agnes.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

güzel bir gün ?

merhabalarr efenimmm! yine burdayımm (:
klimadan hasta olsam da yılmadım ve sabahın 7sinde kalktım!
dershaneme de gittim.
son iki saat kriz geçirdim sıkıntıdan ama olsun.
biter bitmez, (kendisine malcığım demekten çok hoşlanıyorum nedense .d) mal ve uykucu, çakma vampir erkek arkadaşıma telefon ettim.
kendisi öğlen 2:30'da ben olmasam hala uyuyor olacak.
ama bana ne, dün süprizim olduğunu söylemiştim.
neyse, kendisiyle biraz takıldık ama bunun çokk gıcık bi arkadaşı var, ne kadar mal olduğunu en iyi "Phoebe" bilir!
bu uyuz, ben malcığım a her sigara içme ya da onu yapma deyişimde öyle kaşını kaldırıp bakmalar falan!
hayır, ona ne oluyosaa??
sonra phoebe, bana ne dese beğenirsin?
zor arkadaşım varsa ayarlayaymışım ona. öyle iki ay falan peşinden koşmak, uğraşmak istiyomuş. bi dee gülşah mı ne diye bi kız mesaj atınca eli ayağı birbirine girdi sazanın. belki senin arkadaşın olduğumu bildiği için yapmış olabilir çünkü phoebe'nin arkadaşı deyince malcığım, ha bizim phoebe'nin mi dedi?
amann :D
neyse agnes kaçar...
kaçtıkça kovalanıyorum zaten :D çok eğlenceli :D

22 Ağustos 2010 Pazar

lejyoner geyiği :/


"KLİMALARDAN NEFRET EDİYORUM!"
diye başlamalıyım sanırım.
elimde bir rulo tuvalet kağıdı; Titanik'i izliyor gibi burnum akıyor ve düşünme yetimi dün, saat 3 sularında kaybettim!
yine dinazor gribi modundayım :/
bizim görmemiş "sııırcıklar" klimayı sonuna kadar açınca ve ben de o gün tiril tiril giyinince, olanlar oldu; "ŞİFAYI KAPTIM!" iyi mi?
ders çalışamadığıma mı yanayım yoksa çakma vampir'in sms'inin bittiğine mi bilmiyorum...
şimdilik en büyük sosyal aktivitem facebook üstünden dino'nun benimle bitmek tükenmek bilmeyen dalga geçmelerine katlanmak ve dışarıdaki cıvıl cıvıl havaya rağmen evde oturup blog yazmak....
sağlıklı olsam temzilik yapmaya bile razıyım ya! :(
hayır bu kafayla ödev yapmak zorunda olduğuma üzülüyorum ben en çok...
şu an ki ingilizce durumum "hi, my name is agnes and i'm ill!" den öteye geçecek gibi değil çünkü....
hahahaha :D ay şu hale bak....
"turkcell sessizlikten ölmek üzere olan telefonuma acıdı ve bana mesaj attı!"
başka msj atanım yok zaten .F
öfpöf.
agnes gitsin hadi...
gitsin de hasta yatağında yalnızlıktan ölsün :(
çok üzülüyorum ben bu kızceize yaa :(

15 Ağustos 2010 Pazar

iyi akşamlar :D



bugün saat 4 buçukta kalktım!
gerçekten kendi rekorumu kırmış bulunmaktayım!
öyle olunca ben "günaydın" dedim. babam "iyi akşamlar :D"
iftara yarım saat falan kaldı... açlıktan ölüyorum...
ayı gibi hissediyorum bu aralar zaten..
bacaklarım aldı başını gidiyo :(
mini etek falan hak getire, kapri bile giyesim gelmiyo..
öss-us moduna girdiğimden olsa gerek, ruhi bunalım modundayım :D
yarın sınav var.. s.nsi sürtük'e pabuç bırakamam, ilk sınıfta olmalıyım..
eye of the tiger'ın melodisi çınladı bak kulaklarımda :D
vel hasıl, bu yıl koşarken incelirler heralde...
amannn incelmezse de incelmesin! bıktım ulen güzel görüneyim diye kendimi yırtmaktan!
evet, ben aynaya bakınca memnunum ve 36 bedende kalacağım diye çikolata perhizinden bıktım!
yaşasın 38 bedennn !
:D :D
(ergen gibi isyan ettim resmen ya of :D)
bu aradaa...
bu aralar yeni celebrity crash'im bu çocuk... chace crawford...
gossip girl'ü tekrar tekrar izler oldum...
ve bu daaaaaaa; acınacak halde olan aşk hayatımı bi kez daha hatırlattı bana...
neyse sap 4ever...
ruh sağlığıma daha faydalı bu...
phoebee! yarın alışveriş yapıcam :D
yok kıyafet değil artık.. :D
malum onu seninle yapmayı seviyorum :D
kitap defter falan...
ilk okul çocuğu gibi hissediyorum biliyor musunn?
utanmasam pespembe bir kapkağıdı alıp, pasparlak kaplayacağım her şeyimi...
hey allahım! okuldan böylesine nefret edip de böylesine gitmeye heves eden bi insan olabilir mi?!
normal değil bu...... :D
psikoloğun numarasını buldun mu phoebe ?!!?!?! :P
çokçok öptüm !
Agnes *

14 Ağustos 2010 Cumartesi

yeni bir kitap yazasım var! adı da 10 adımda ezik olduğunu nasıl anlarsın ?


vay be blog.
insanoğlu ne güzvenilmez, ne rezil şeymiş. inan bana şimdi yaptığım pek çok şeyden pişmanım. bu kadar iyi niyetli olduğum için. bu kadar nazik ve bu kadar sevgi dolu olduğum için.
onlar gibi çirkef, çirkin ve kişiliksiz olmadığım için.
ama ben bu özelliklerim sayesinde kazandım. ben iyi bir insanım.
ve kazanmaya da devam edeceğim...
onların sefil hayatlarına, küçük hesaplarına benzemeyecek hayatım.
ve öz ailem bile mutlu olmamı istemezken ben HERKESE VE HER ŞEYE İNAT
M U T L U O L A C A Ğ I M !
Başka çarem yok blog.
tüm desteğim phoebe ve nötr insan... (nötr insan artık onun için çok hafif... edi diyeceğim sanırım ona artık...)
beni oldukça zor bir yıl bekliyor ama yapacağım.
yapacağım.
çalışıp kazanacağım.
ve öyle mükemmel bir hayat kuracağım ki!
mutluluk ve huzur dışındaki hiçbir şeye yer olmayacak!
doğru insanlarla ve doğru zamanlarda yaşayacağım!
bunu kendime sık sık hatırlatsam iyi olacak...
dediğim gibi: yıl uzunnn.............
boooll bolll hatırlatmalı....
şimdi olanları lirik dans, kitty görl ve pozitif insan (ona da word diyelim...)'a anlatmak zorundayım... basın bülteniiiiiiiiiiii :D

12 Ağustos 2010 Perşembe

(:

Neler oluyor be blog?
Ne ara büyüdüm ben bu kadar?
ÖSS geldi ve kapıma dayandı...
her şey çok farklı...
ne olacağını bilmemek çok yorucu.
çok .

26 Temmuz 2010 Pazartesi

öykü yazasım var artık...

yine tivaylayt aşkım depreşti... 5. kitabı diyorum ben mi yazsam ?
dur şu temizlik bitsin, yardırıcamm :D

7 Temmuz 2010 Çarşamba

SI-KIL-DIM! :/
SI-KIL-DIM! :/

.............

birazdan yemeğe inicez... hala çocuk baktığıma inanamıyorum. sabrımı sınayan bir ufaklıkla daha ne kadar kalabilirim bilmiyorum... sabır taşı oldum çıktım be bilog.

6 Temmuz 2010 Salı

((:

yine ben blog... canım sıkıldı akşam akşam.. sana bi bakayım dedim....
canım sıkılıyor tatil falan :S yakışıklı birr erkekk bile olmaz mı?
NUHUN GEMİSİNDE TEK BAŞIMA GİBİYİM İNAN Kİ!
vay be barış amca... en iyi sen anlatıyorsun beni yine!

9 Nisan 2010 Cuma

phoebeee *

bugün phoebe'yle buluştuk bilog... çok eğlendik çookk...
phoebe'm ya nasıl bi armağansın sen banaaaa <3

benim yüzümden çakma vampirle araları bozuluyomuştu az kalsın... bizi küs sanıyolar...
PHOEBE VE BEN KÜS??????? İMKANI YOK ÖYLE BİR ŞEYİNN! :D

son olarak çakma jacob...
ne güzel güldün bu ööölen baanaaaaaaaa :D (pinhani, müziği sırf bu iğrenç cover'ım yüzünden bırakıcakkk :D [şarkı: pinhani-yalandan da olsa .d] )
çok çok öptüm
Agnes HAWK* (:

21 Mart 2010 Pazar

sevgili reading book;




allahım nasıl bir şey bu!
kandimi reading book'a vurdum ama bitmiyor, bitmeyecek!
Ç A L I Ş M A K T A N N E F R E T E D İ Y O R U M !!!!!!!!!!!!!
En çok da zorunlu olarak çalışmaktannn :(
sevgili reading book;
üzülerek söylemeliyim ki;
S E N D E N N E F R E T E D İ Y O R U M !

PHOEBE;
fati feyse bişeyer yazmış...
bi operasyon var bu gece;
bi arkadaşı da vur vur komandoo falan yazmış....
bi arkadaşı da bi evi vermedin daa yazmış,
o da anlattık ya olum durumu demiş.....
sonuç: bence fati eve kız atıcak :D
naaapsam ben de mi eve kız atsam xD
çok umurumda ya :D
kıskançlıktan öldüm xD

13 Mart 2010 Cumartesi

of pofff.....


heyecanını kaybetmişsin... yok inancını kaybetmişsin... doya doya sarmamışım.. bize çok günah etmişsin..... naranaranaranaanaanaaanaayyynaranaranaranaaanaanaanay doya doya sarmamışıım bize çok günah etmişsiiiiinnn.......
oooof offfffff...
mal mal bu şarkıyı söylüyorum iki gündür.
hayata küsmem için bi sebebim yokmuş gibi görünüyor, ama ne yapayım. olmuyor işte olmuyor!
benim eros'la ciddi sorunlarım var! ya kendisi bana yazdığı için kimseyle mutlu olmama izin vermiyor, yahut benle bi garezi var.............
her iki türlü de beni rahat bırakmadığı kesin...
konu çakma jacob...
evet.. daha fazla kendimi kandıramayacağım.. benden hoşlanmadığı bir gerçek. bitti. gitti. bir daha kendisi hakkında konuşmayacağım.
freedom haklı galiba... p.ç yaşayacaksın...
aşk benim için bitmiştir..
daha fazla kırılmayacağım.

9 Mart 2010 Salı

*


of pofh...
ne yapsam anlamıyorum ki.
bu can sıkıntısı. bu buhran. beni öldürecek...
alışık değilim ben mutsuz, ağır hissetmeye. gelemiyorum.
ona yardım etmek istiyorum.
elinden tutmak, düzene sokmak.
yapamadığı her şeyi yapmasına yardım etmek istiyorum.
paylaşmak istiyorum.
sadece onunla değil, herkesle.
ama herkes öylesine uzak ki, bir türlü onlardan biri gibi olamıyorum.
soğuklar, sahteler, bir garpiler. tanıdığım insanlar gitti, yerine başkaları geldi sanki.
anlayamıyorum phoebe, anlayamıyorum.
ne yapsam diyorum. ne yapsam da onlardan biri olsam.
ama olamıyorum işte.
gözlemliyorum. hoşlandıkları, hoşlanmadıkları şeyleri hep izliyorum. elimden geldikçe her şeyi yapmaya çalışıyorum ama olmuyor herhalde. ne onun için, ne de diğerleri için.
belki de bırakmalaıyım phoebe ne dersin?
bugün bizim freedom'a söyledim tarottaki esmer şeyi...
sevdanın aklına o gelmiş falan diye.
benim de dedi.
sakız aldı sonra bana...
fal:
boylu boslu kalıpı
pek de sıcakkanlı
kalbini alacak yakında
bu genç çok kararlı
gösterdim.
benim bu dedi.
ama ne demek istediğini bi analayabilsem..
of phoebe of... :/

8 Mart 2010 Pazartesi

karman çorman bilmem ne...


phoebe..
yenilik arayışı mı bilmiyorum. garip bi şekilde sabah tutmak için şartlamışken kendimi, ona gülümserken buluyorum. kafamı çevirmemek için kendimi zor tutuyorum. biraz daha seyredebilmek istiyorum onu.. niye bilmiyorum. sanki onu gözlemlesem, izlesem, içini görebilecekmişim gibi geliyor. herkese olduğu kadar değil, ama artık benimle de daha samimi... ama bugün kıracaktım kafasını. yerime otturtturdu lale ona workshit yaptırmak için. sonra da ben geçtim yerime kalkınca. ne dese beğenirsin "benim yanımda meryem oturuyodu" sonra güldü ve gülüşü sahte değildi ama lafın kötüsü şakayla karışık söylenirmiş. ne bileyim gerçekten bilmiyorum.
sahi ne bu bizim çektiğimiz.
niçin gerçek dünyayla barışık yaşayamıyoruz ?
bizde bi sorun var.
az önce yine tarot baktım, yine esmer diyo.
üst üste bu kadar çok çıkması "sence" normal mi?
ya da şöyle diyeyim, tüm işaretlerin beni ona yaklaştırması "doğru" mu?
onun ciddi derecede bi dış görünüş takıntısı var. güzel olmayan bir kıza bakmaz bile ve etrafında tam tabiriyle "taş" gibi kızlar var.
aklım karmakarışık. mantıklı davranmasını beklemiyorum, o bi erkek.
ama en azından bi ipucu verse.
yok yok... o benden hoşlanmıyo yaaa. yani hoşlansa böyle yapmaz. hem o şevvali sevdiğini söyledi ya! bana kaptırmak mı?
hiç sanmıyorum.
ben yalnızlığımla barışıp, ders çalışayım azıcık.
başka bi numara yok zaten.
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış
çalışçalışçalış!

bu arada haklısın phoebe, okul bitsin, yaz gelsin.
yaz gelsin ki azıcık nefes alayım.
yaşamayı özledim
özgürlüğü de
bu yaz gezerim belki ha phoebe? ne dersin?
çakma vampir de bi enteresanmış yani bu arada.
söyle ona, yediririm zehrini ona .d
ben hala sizin okula gelicem.
nerdeeeeeeee...............................
artık bizim okuldan da mesaj gönderiliyo fatihlerdeki gibi.
ne enteresan ya.
adam hep hayatımda.
git fatih git.
bıktım artık erkeklerden.
hadi agnes hadi!
çalış çalış çalış!

5 Mart 2010 Cuma

yine ben...


evet, evet geldim.
ne olmuş yazamadımsa?
sanki başımı kaşıyacak vaktim oluyo da trip yapıyosun blog!
aman ya ne diyorum ben?
sonunda sıyırdım phoebe...
neler oluyor bana, kafam almıyor.
böyle bi mutlu gibiyim, bi mutsuz.
bi çok mutlu olup her şeye gülüyorum, bi de dellenip her şeye takıyorum, sayıyorum, sövüyorum böyle... bi garip yani.
bi de şu çakma jacob'ı hatırlıyosun dimi?
her şey çok garip phoebe.
pozitif insan vardı ya. heh işte o tutturdu senenin başında "sakın ola çakma jacob'a aşık olayım deme" diye. dedim "tamam, olmayacağım." olmadım da.
hatta biliyosun, beni küçük düşüren bi espriye bi tek o gülmüştü de bi ton çemkirmiştim "sen kim oluyosun da gülüyosun" diye. iki hafta oldu mu emin değilim ama bu beyinsiz çocuk bana çok çekici gelmeye başladı.
aslında başta fark etmedim, ama sonradan sinsi s.rtük'ün onunla samimi olmasının neden beni rahatsız ettiğini anladım. başta gerçekten farkında değildim ve sinsi s.rtük beni gerçekten rahatsız ediyordu -ki hala bazen ediyor .d .p- ve ben niye ondan bu kadar kıllandığımı anlayamıyordum.
şimdi anlıyor gibiyim mi ne?
face'deki tarot ve iskambil fallarımda hep bir esmer erkek çıkıyor. hep kapıda bi ilişkiniz var esmer bir erkekle diyor.
kafamı toplayıp, mantıklı düşünemiyorum ki!
evet bu açık bi gerçek: o çok yakışıklı, acayip çekici, komik ve içten. böyle arada derste, biribirimize hiçbir şey demeden bakıyoruz, sanki içimi okumaya çalışıyo. ya da bana bakarken bişey düşünüyo. ben de ona bakıyorum tabi, ama ne yaparsam yapayım, ne düşündüğünü analayamıyorum. onu geçtim hadi, bıraktım ne olduğunu çözemeyeyim ama dengeli davransın. dün söylemesi ayıp dersler beni çok darladı da, ben bi aptalladım, dersten çıktım, sonra lale'leyle konuştuk hatta ben hüngürt şakırt ağladım mı bi de....
diyorum ki umurunda olsam sorardı. mavi göz de onun gibi yeni öğrenci ama o merak edip sordu. demek ki ben o kadar da umurunda değilmişim.
sonra mesela bugün -onun eski sevgilisi şevval vardı-, onu hala sevdiğini söyledi.
adam numaramı ezbere biliyo ama bi kere bile mesaj atmıyo. mesaj atmasını geçtim, mesajlarımdan herhangi birine cevap bile vermiyo.
hatta o kanada'ya gitmek istiyodu, ben de ona akşam mesaj attım cnbc-e'de böyle böyle bi reklam gördüm, bak işte bu numarası, şurda şu tarihlerde yapılıyo bilmem ne, anasının dinine kadar yazdım, adam bi kuru tamam deme lütfunda bile bulunmadı, yahut boşver deseydi bile üstüne varmazdım.
ama allahın öküzü cevap dahi yazmadı.
bilmiyorum phoebe, derste dalgın dalgın bana bakarken yakalıyorum bazen, utandırmamak, sıkmamak için öyle uzun uzun bakmıyorum, sanki bi şey dikkatimi çekmiş gibi falan yapıp önüme dönüyorum, yahut birine bi soru soruyorum. ikinci bakışımda yakaladığım olmadı pek. ama herkesle samimi bi benle uzak duruyo. sanki bi tek benle konuşmuyo.
bilmiyorum phoebe, bilmiyorum.
bıktım bu erkeklerden :/

14 Şubat 2010 Pazar

14 şubat


evet evet anladık sevgililer günü!
ne muhabbettir yawhu ayın başından beri sevgililer günü!
evet yok sevgilim, kutlamıyorum, bu kadar basit :D
phoebe sana dedikodum var....!
fatih manita yapmış.
tebirk ederim.. allah tamamına erdirsin (: dedim.
cevap şu: saol
odun yaaa :D
eveeet ne diyoruzzz?
bekarlık sultanlıktır :)
nasıldı söylediğin, bekarız biz alayını keseriz mi neydi?? :D
heh işte ondann :P
hadi kaçtımmmmmmmmmmmmmm ;)

11 Şubat 2010 Perşembe

....

bugün son 4 ders ing.di.
lalenin işi olunca kaçtık.
birr buçukk saaat föönn sırasıııı!
dümdüz yine saçlarım.
hayır oğuz çekmedi.
ve evet phoebe benim gibisini bulursa öpsün başının üstüne koysun..
o fiziksel olarak demişti zaten.
amannn erkeklerden uzak kalıcam!
HERKESE DUYRULUR BİKAÇ İSTİSNA HARİÇ LEZBİYENİMM ARTIKK :D
Tanrımmm :D phoebe dinden imandan çıkardılar beni :D
kilo vermeliyim kilooo :D bahar geliyo, bikinimi giyebilmeliyim bu yıl... belki yenisini alırım????????
amannn alışverişim geldiii!
phoebe spor ayakkabı alıcammm :D
hem de izmite de bakıcam.
duyrulurr ;)
bir lcw & de facto günü mü ne .L.L.L

10 Şubat 2010 Çarşamba

abi kardeşşmişşş :D

bugün okuldan dönünce şu kuafördeki aptal çocuğun yanına gittim. pek de güzel değildi ya.. aptal aptal konuşuyo bi ton... yanında vanlı bi çocuk var abi adamın iki lafından biri argo.
uyuz olurum biliyosun, ağzım bozuldu mu fena bozuluyo benim.
neyse işte. bi ara o vanlı bana birini ayarla falan dedi ben de cık mık deyince bizim beyinsiz bana ayarla dedi. keşke "senin ondan ne farkın var, sana niye ayarlayayım?" deseydim. ama çok sıcaktı ve ikimiz değildik sadece. rahat rahat uğraşamadım kendisiyle :D kızardım bi de bi ton :/
ne o kıskandın mı dedi bi ara :D hıı dedim bittiiim öldümmm kıskançlığımdann :D mall :D
votka al bize nolur diye tutturdu. :D hayatta almam dedim :P
uyuz.
ama sonra biz abi kardeşiz falan dedi. ciddiydi. amannn :D biliyoruz onun ciddiyetini. aptal.
:D
sonra işte konuştuk yine mal mal...
fotoğraflarını falan çektim :D tipsizzzlerrr :D
sonra işte kiminle mesajlaşıyosun falan dedi bi tonn :D habire soruyo bi de ciddi cddi sen sevda ablanın emanetisin diyo :D
emanete hıyanet et nolur diycektimmm :D
amannn öle işşte...
ben kaçtım...
aptal ya :D
amann phoebe:D kutsal bakire modumdayım yine :D
kıskanmış mıyımmm :D
kızarmasaydım iyiydi.
az da p.ç değil he :D
hadi bye!

5 Şubat 2010 Cuma

:/


yine oturdum bütün gün evde iyi mi :D
kilo almışım.
63 kiloyum ya şu anda! :(
1.67yi geçtim sanırım ama yine de göbişim görünüyo şu anda :/
hadi ben kaçayım da mekik çekeyimmm :/

...


uykum gelmiyor blog. bu işe bi çare bulmalı.
3te uyandım bugün ya.
günüm bitti :S
hiçbir şey de yapamadım o yüzden.
ama şimdi yatıcam, yarın da insan gibi kalkıcam :D
belki çarşıya inerim..
phoebe'yle buluşurum belki.
sevda'ya doğum günü hediyesi almalıyım. doğum günü 14 şubat.
şaka maka baya da yaklaştı hergele :S
yine mi sap giricem yaaa :D
ben yine mi ilan versem naapsam :D
arkadaşlarımla iyi geçinebilen, dünya görüşü at gözlüğüyle olmayan, zeki, azıcık yakışıklı ve mümkünse bi miktar kaslı, kocaman elli ve ayaklı, mantıklı, oturmasını kalkmasını bilen ve azıcık da kültürlü olan var mıı? :D
yine ilana kaldık be phoebe :D
çok özledim seni yaa <3
en yakın zamanda biticem sizin kapıda..
neyse ben yatayım, uyku düzenim iyice bozuldu, kilo alıcam hee :D
iyi geceler bloog!
tatlı rüyalarr (:

2 Şubat 2010 Salı

phoebe'ye

eğer çakma vampir yamağından bahsediyorsak -ki bahsediyoruz- arkadaşlığı falan unut phoebe.
onunla hiçbir şey olmak zorunda değilsin. çok iyi biliyosun bunu.
aynı ortamda mecburiyetten bulunuyorsunuz.
tam olarak tutumunu bilmiyorum... ama düşmanca olmak zorunda değil tutumun.
sadece uzak kalman yeterli. bence yani...
hem çok soğuk davranman, kendi minik beyninde soru işaretleri uyandırır.
allahın vampir yamağı!
sen yine de ne o çakma vampire ne de yamağına çok yakın durma kardeşim.
düşmanca durma ama yakın da olma. bi anda çekilirsen, kaçan kovalanır, daha çok yakınlaşmaya uğraşırlar....
çok da uzatırsa gelir daatırım orayı (:
yorum bırakamıyorum bi türlü bloguna bu arada...
öptüm seni .L
sıkma tatlı canınııı... bitanemsin sen benim .L
.L.L.L.L.L.L.L.L

1 Şubat 2010 Pazartesi

ders mers bilmem ne...

içimden gelmiyor ahali, içimden gelmiyor!
ben oldum olası ders çalışmadım!
şimdi çalışmak "zorunda" olmak beni delirtiyor!
bağırmak, çağırmak, birilerine kızmak istiyorum, ama;
K İ M E ? ! ? ! ?
kimseye kızamam ki böyle b.ktan bi eğitim sistemim olduğu için.
sakın baştakilere deyip de benim siyasi tarafımın tepesini attırmayın. zira hepimiz biliyoruz ki onlar birer KUKLA'dan ibaretler.
peki ya ne yapacağım ben?
benden Türkiye'nin üç büyük mütercim-tercümanlık üniversitesine girmemi isteyen bir ailem var!
"ben + boğaziçi/itü/hacettepe" denklemi size belki, helal olsun be kız baya çalışkan herhalde dedirttiriyodur ama bana anasının......... dedirttiriyo!
ve ben birileri tarafından bi şeylere zorlanmak istemiyorum artık!
senelerece eğitim hayatım yüzünden neler çeltiğimi tahmin bile edemezsiniz.
sürekli üstümde bi baskı var. (phoebe'm çok iyi bilir bizimkileri...)
ama ben bu baskıyı kaldırabilecek kadar güçlü değilim. her şeyi kaldırabiliyorum, ama baskyı değil!
ve hal böyle iken, benden çok fazla başarı bekleyen kocaman bi ailem varken, benim de hiç sorun yokmuş gibi kazanmamı belkiyolar.
am o gün muhtemelen kafayı sıyırmış, tırnaklarını kemiren, ağlayan, sızlayan, başı dönen, midesi bulanan bi tip olucam.
sonuçlar gelince de buyurun nerden yakarsanız yakın!
of phoebe of!
hazır huzurluyken....
of...

31 Ocak 2010 Pazar

ö.s.s.


pofh phoebe...
bıktım öss muhabbetinden şimdiden.
ne kadar çok şey beklediklerinin farkında olmadan benden her şeyi bekliyorlar.
sonra da bu senin iyiliğin için deyip, işin içinden çıkıveriyorlar.
of phoebe of.
beni daraltı dolu günler bekliyo.
Y İ N E!
sabır istiyorum phoebe.
sabır
sabır
sabır
sabır
sabır
sabır
sabır
sabır
sabır
sabır
sabır
sabır
sabır
sabır
sabır
sabır
sabır
S A B I R!
OF!

değişkilik....


değişiklik olsun dedim.
annem çalışacaktı, babam da onunla gidecekti, "gel senle bowling yapalım" dedi babam. özlemiştim onunla bi şeyler yapmayı. kabul ettim ben de. değişiklik olsun dedim.
dünya üstündeki en kötü oyunculardan biriyim. kaybettim maalesef.
sonra iki kez bilardo oynadık babamla. ikincisini ben kazandım. :P kazanmama izin vermiş-miş! :D hadi ordannn :D
air hockey'de aldı ya yine intikamını.. neysee :D
sonra annemin yanına geldik. bir şeyler yedik falan.. ben sıkıldım. kuaföre indim.
bu ayın 9undan beri hiçbir şey yaptırmamıştım saçıma. fatih kendi dalgasıyla seviyo diye.
değişiklik olsun dedim.
saçlarım dümdüz şu an (:
hatırlıyo musun phoebe, düğün muhabbetine fön çektirmiştim. o çocuk çekti yine :P
(ay bu aralar kıro gibi feys yazmaya bayılıyorum..... :D hemen bi espri yapayım: kronometre ne işe yarar? cevap: kıroları saymaya :D:P:D:P)
feysimi istedi :P
olmazsa abi kardeşe sararız ya sorun değil.. .p
yakışıklı "abi"lere kimin ihtiyacı yok ki?? ;)
aah ah.. içime şeytan kaçtı yine iyi mi :D
hadi benim boynuzlar uzamadan ben kaçayım.
size değişik günler.
niye bilmiyorum.
herkes öpüldü. phoebe'm de tabi kii .L.L.L

29 Ocak 2010 Cuma

filmm!




bissürü film aldım bugün...
phoebe'yi de aradım takılalım diye ama evde olmayınca annemin yanındayım ben de şu an.
sherlock holmes ü de aldım.
birileri yüzünden gidememiştim içimde kaldı.
şimdi istediğim kadar jude (law), eğer beni yakalıycaksan istediğin suç olsun geliyooom diye bağırabilirimmmm :D
ay iyice manyak bişey oldummm :P
neyse agnes kaçarrr :D
phoebe de öpülürrrr .L.L.L

28 Ocak 2010 Perşembe

ay şu resme bakar mısınızz? :D


phoebe şu resme bak ya çok şirinn :D
bu arada şablonumu beğendin mi?
çok çocuk gibi hissettim kendimi :P
hahahaha :D
hadi ben yine kaçtım mama yiyceemmm :D
xoxoxoxoxoxoxoxoxoxo .L

yine ben...


insanın bu kadar çok boş vaktinin olması ne kadar da rahatsız edici...
ne yapacağımı bilemiyorum.
aslında yapacak çok şey var.
önce salonu, sonra mutfağı, sonra da odamı toplamalıyım.
sonra birazcık test çözsem hiç fena olmaz.
sonra duşa atarım kendimi.
çıkınca da twilight ı izlerim. yine. :P
sonra naparım ki?
erken yatarım bu akşam. gecenin üçüne kadar oturmam.
sonra saat birde kalkıyorum günüm mahvoluyo.
yarın da çarşıya çıkarım insan gibi :D
hem neme lazım evde kalıp başka şeyler kurarım belki :P
dimi phoebe?????????? :D
neyse agnes yine kaçar.
birazcık külkedisi olayım da evi toplayayım :D
herkesi öptüm.. en çok phoebe'mi tabiyiii kiii .L.L.L

...


aslında teknik olarak yarın oldu ama ben bugünü yazıyorum...
27 ocak'ı yani.
dün ayrıldık blog. ayrıldım.
rahatım ama.. akşam dua ettim onun için, çok üzülmesin diye, hatta hiç üzülmesin diye. onu mutlu edecek, üzmeyecek bi kız çıksın karşısına diye. çıktı mı bilmiyorum ama içi rahat herhalde. face'de ilişki durumuna yorum yapanlar olmuş. furkan diye bi arkadaşı var. yılbaşında kız falan gönderiyo ona.. o işte. "? tikkyyy" yazmış. fatih de cevap vermiş "bitti be my friend yeter da :D". sanki o ayrıldı. aman mutlu olsun da. keşke o kadar acıdığıma, düşündüğüme değseydi diyorum içimden. sadece içimden değil dışımdan da diyorum ya neyse :D. bütün gün evde kalmışım ya, düşünüp düşünüp kurmuşum bunları. vay be blog. demek ki uzaktan öyle görünüyorum. ellerim buz gibiymiş. ellerim soğuk olsa nolacak benim içim sıcak -anlayana (!)- güzelim! aman ya. bitti artık. fatih hayatımda olsa ne olacak, olmasa ne olacak? önümüzdeki maçlara bakıyoruz ve basına demeç vermiyoruz artık.
mavi göz de beni feysden sıkıştırıyo (ay kıro gibi feys yazdım çok eğlenceliii :D), --ayrıldınız mı siz?
-evet
-sen ayrıldın dimi?
-evet
-seviyodun hani?
-şimdi de sevmiyorum.
bu ne ya? utanmasa "çocuğun iffetine göz diktin şirret karıı" deyip peşime düşecek... cık cık cık. deli mi ne!?
neyse. zaten 1'de kalktım bugün. gölcüke inecektim amma ve lakin soğuğun da etkisiyle erindim. belki yarın, yani bugün inerim. can sıkıntısı beni çok bayıyo. film falan alırım. sonra kendime kahve yaparım. ders bile çalışırım belkim... ama çok üşüyorum ya. bu soğuk beni kardan karı ya çeviriyo... bişey değil mini etek giyemiyorum :(
mini eteğimi özledim phoebeee! hava bi an önce ısınsın, çekicem eteğimi, dalıcam izmit sokaklarına. bizim kızlarla tabi ;) doğru tip olmadıkça benden uzak olsun. daha fazla macera istemiyorum. yeterince olaylıydı zaten bi önceki.
neyse. agnes binayı terk ediyooo :D
bu satırları okuyan herkes öpüldü.
phoebe'm de tabi ki .L.L.L

26 Ocak 2010 Salı

kendime itiraf etmediğim gerçekler...

edemediğim demiycem blog... çünkü itiraf edememek diye bi şey yok bence.. sadece itiraf etmek istemezsin ve sonra da meşhur "yapamadım" ın arkasına sığınırsın. ben sığınmıycam işte.
itiraf etmedim hepsi bu.
ne kadar acıdır ki etmedim.
ne mi?
fatih... o hiçbir zaman benim için doğru insan olmadı. evet. olmadı.
neden mi? çünkü ben hiç onun üstüne titremedim. kaç kez kavga ettik, bi kez dahi özür dilmedim. aslında onu hiç kıskanmadım, sadece ben varken bi başka kızı düşünmesi ihtimali kadınlık gururumu rahatsız ediyordu. sahnemi bi başkasına kaptıramayacak kadar kibirliyim hepsi bu. onun elini tuttuğumda hiçbir şey hissetmiyorum. sadece buz gibi ellerimde biraz sıcaklık, hepsi bu oluyo. saçlarımı kokladığında tüylerim ürpermiyo, aksine birinin beni onunla görmesini istemiyorum. seni seviyorum demekse çok kolay benim için... çünkü söylerken onun gibi yanaklarım kızarmıyo. kalp atışlarım bile hızlanmıyo. peki o zaman blog... neden onunla çıkıyorum? neden ona zamanımı ayırıyorum. Lanet olası ben seçilmem seçerim huyumdan. peşimden koşan tek erkek değildi. sadece beni en çok seven ve isteyendi. şanslı günüydü sadece. tanıştığımız gün evde herkes uyuyodu ve benim yapacağım daha iyi bi işim yoktu. dedim ya sadece şanslıydı. ne korayı, ne veyseli, ne ibrahimi hatta tom'u bile ondan çok sevdim. ama şu an bile hala onunla çıkıyorum? neden? 14 şubatı yalnız geçirmemek için mi? belki de düşüncesiz tavırlarıdır beni ilişkiden böylesine soğutan. soğudum. sürekli uğraşacak bi çocuğum varmış gibi. sürekli. bi de fatihle uğraşmak... yorgun hissediyorum kendimi böyle olunca. kavga etmek bile rutin gibi. hadi bakalım, bugün fatihin hangi hatasıyla uğraşıcam??
ama ben uğraşmak istemiyorum. bugün tam ikinci haftamız ama ben daraldım. gerçekten daraldım çünkü fatihi sevmiyorum.
aslında ona bunu yaptığım için biraz da suçlu hissediyorum.
beni çok sevdiğini biliyorum. peki o zaman buna mı yenik düşüyorum?
bitmek tükenmek bilmeyen sevgi açlığıma mı?
içimdeki salak mutluluk-huzur ve yüzümdeki salak sırıtışın sebebi bu mu?
sebebinin aşk olmadığı kesin. savaşmıyorum çünkü, varımı yoğumu koymuyorum ortaya... kendi canım dahil her şeyi feda edebilirim demiyorum. hayatım demek gelmiyo içimden çünkü.... o kelime onunla bağdaşmıyor, ona oturmuyor bile... o benim koyduğum kalıbın içinde cılız kalıyor... ufacık... dolduramadığı ve dolduramayacağı o kadar çok boşluk var ki. hepsini bi anda söylemek istiyorum ona.. ama onun yerinde de oldum. ne kadar acıdığını biliyorum o an. nasıl bi şokun bedenini kapladığını ve reddedilişin, nasıl acı acı yaktığını biliyorum. ve o acı yangının bi anda öfkeye dönüşmesiyle neye saldıracağını bilemediğin "o an"ı. çaresizce gözlerinin yandığını ve ağlamaya başladığını.. belki yalvarırsın dizlerinin üstüne çöküp, değişebilirim dersin ama değişsen de fark etmez... ne yaparsan yap olmaz, çünkü: bitmiştir. benim için de öyle bitti işte... onun için üzülüyorum şu an... ama nasıl bitireceğimi bilmiyorum. beni o kadar çok seven bi insanı nasıl bırakacağımı bilmiyorum... puffhh...
bi fikrin var mı phoebe?
çünkü şu anda gerçekten bi fikre ihtiyacım var...
bu yazıyı görünce çağrı at..
kisses.... .K

25 Ocak 2010 Pazartesi

Tatil mi ki ya!?


ah blog ah! resmen tatil görüyo musun!?
teşekkürümü aldım peşin peşin söyleyeyim.... tek 2im var o da DİNden iyimi :D
bi espri yapıcam hemen.... Ateistler kapıyı nasıl çalar??
DİN-DEN-DÖN! :D
HAHHHAHHHA :D
mutluluktan sapıttım yine dimiii :D evet bence de.... ama bişey fark ettim... az önce phoebe'yle muhabbetini yaptık kaçan kovalanır diye ama ben iki günüdür hiç kovalanmıyorum .s
bi sorun var..
adam gibi mesajlaşmıyoruz bilee....
amannnn hiç düşünemiyceemm...
akşam atar yine mesaj aşkım bitanem bilmem ne...
çok kalpsizim yaaa...
harbi cehenneme gidicem sırf bu erkekler yüzündenn :D
ama olsunn onlar bana orda da eşlik edicek.... :P
aman phoebe yol verdik biz zaten hepsine dimi...
biz yeteriz birbirimize dimi?
yeteriz yeteriiizz (: biz az mıyız biz!?
fatican a atkı örüyorum phoebe... çokk da kızarsam başına çorap da örebilirim biliyosun.... aaahhh ahhh huzurrr :D ne salak bi mutluluk bu üstümdeki yaaaaaaa :D
HAYAT BUDUR BE HACI :P:D
Bu satırları okuyan herkes öpüldü....
Phoebe'm de tabi kii .L.L.L

16 Ocak 2010 Cumartesi

Everything's still not perfect but i feel i'm closer now by my own personal angel of luck .L


Başlık çeviri: " her şey hala mükemmel değil ama biricik şans meleğimle şimdi mükemmele daha yakınmışım gibi geliyor .L"
Selam blog! Biliyorum çok oldu yazmayalı, ama vaktim mi vardı ki?
Her şey yeni yeni rayına oturuyor! külkedisiydim birkaç saat öncesine kadar sanki... Ve nihayet cindirella olmuş gibiyim... ne garip değil mi? ama öyle.. son yazdıklarıma şöyle bir baktım da... artık hepsi güzel haberler... önce en güzelini vermek istiyorum! Temmuzdan beri babamla konuşmuyorduk ya, BARIŞTIK! aslında hala ona kızgınım, bana bu kadar acı çektirdiği için, beni bu kadar üzdüğü için... ama biliyorum ki oda en az benim kadar acı çekti... ve ben artık daha fazlasını kaldıracak halde değilim... huzur için affettim.. ve öyle hafifim ki artık. hafif ve huzurlu.... sanki 2010 dileklerimi duyurmuşum nihayet gibi... üzmeyen bi aşkım var artık. fatih. 12.01.2010 (: öyle ilginç bi aşkımız var ki, sırf özlemden bırakamayacağız birbirimizi, babamla kavga etmeseydik baştan, sinemaya gidecek, beraber tcell hat için numara seçecektik... birazcık huzur için ektim sevgilimi doğru (: ama her zaman vefalı sevgili olamam, çünkü benden bi tane var!
para mı? eh onda hala biraz sıkıntı çekiyorum, öğrencilik zor zanaat...
Ve arkadaş grubum... Esmer Cadı artık beni kıskanmak zorunda olmadığı için daha sıcak... Ne kadar olabilirse... Okul takımı da fena gitmiyor... Sporumu yapıyorum... Her şey yine güzel mi oluyor yoksa phoebe?
UMARIM...
umarım olacak....................

1 Ocak 2010 Cuma

2010

vay be blog! bir sene daha bitti gitti iyi mi!
bir yıl daha yaşlnadım, yaşlandın, yaşlandık be blog!
"ne yıldı ama" diyeceğim sanırım??!
Neden mi? acısıyla tatlısıyla kocaman bi yıldı çünkü bu yıl!
yeni yılda her şeyden çok barış, sağlık ve huzur diliyorum... sonra biraz para diliyorum mümkünse... başarı istiyorum.. zıcık ucundan da aşk istiyorum artık be blog... acısız ve mutlu ama... iyi seneler be blog! her şey gönlümüzce olur inşallah.. ne dersin phoebe?*