31 Ekim 2010 Pazar

...

Yine ben.
bol miktarda umursandığım (!) son post'umun aksine, daha bir boşverdimciyim bugün.
saatler geri alındı ya, erken gitmişim derse.
aptal agnes.
kahvaltı ettim, word de erken gelmiş, onunla oturdum çay içtim..
İzmit'te mal mal yürüdük..
daha kargalar kahvaltı etmemiş tabi..
eninde sonunda attık kendimizi binaya.
saatler geçmek bilmedi.
"patron"la buluşacaktık bugün.
mavi göz, gel beraber takılalım deyince ektim.
tabi mavi göz de beni ekti.
ben de yolda gördüğüm edi, kitty girl ve lirik dans'ın peşine takılıp burger'a girdim.
sonra poni'yle, kuş da geldi.
tıkınıp kalktık.
yolda edi'yle konuştuk falan.
çok sıradan bir gündü aslında.
yarın da, haksızlık olmasın diye monolog yazmaktan caydım, tiyatro seçmeleri var.
çabucak çıkıp malcığıma gideceğim.
bir de kimya sınavım var tabi.
ona da hiçç çalışmadım yea .s
ne yapacağım bilmiyorum.
allahtan ödev aldım.
öf pek bir ruhsuzum bu akşam ya .s
yazasım yok sanırım.
neyse.
ben de 7 kedi sahibi, kutsal bakire yaşlı teyzeler gibi oturayım o zaman mal mal.
e "xoxo" o zaman..
Agnes *

29 Ekim 2010 Cuma

Bana akıl verin :/


bir aptallıktır gidiyor.
çıkmaya başladığımızdan beri her post'umda kafa karışıklığıyla kendini gösteren erkek arkadaşım sorun, evet.
her liseli "velet" gibi, evet, yemek yemiyorum, vırt zırt ağlıyorum ve muhtemelen bu yılın sonunda ayrılacağım bir adam için hayatı kendime zindan ediyorum.
ama neden?
biri bana bunun sebebini söylesin, yoksa öleceğim.
aşk demeyin bana.
ben, 3 yıl en yakın arkadaşımla yatmış bir adamı bekleyip, bir günde de cort diye silmiş bir insanım. silebilecek olsam, silerdim.
belki de takıntıdır diyorum.
öyle bir "öküz"e takıntıdan başka bir şey bağlayamaz beni çünkü.
seks demeyeceğim, çünkü onun aksine ben, bağımlı değilim.
olsa olsa takıntı olmalı.
peki bunu nasıl yeneceğim?
işte burada önerilerinizi bekliyorum.
ondan ayrıldığım bir haftada, ağladım, zırladım, çekilmez bir insan oldum, ofladım, pofladım, el ele sevgilileri görünce çığlık atmamak için dudaklarımı kanatana kadar ısırdım, başka erkeklere kur yapmak istedim, ama aklıma "o" gelince durdum, şiirler yazdım, şarkılar söyledim, sigaraya başladım, kusana kadar içip, kustuktan sonra bir daha içmek için gerekli bütün ayarlamaları yaptım (ama ertesi gün barıştık işte, lanet olsun.) fakat yine ona döndüm.
aslında öyle kızgınım ki ona.
ama bir o kadar da seviyorum.
telefonum her titrediğinde yerimden fırlıyorum.
ekrandaki kim diye bakana kadar nabzım iki katına çıkıyor.
her gece aptal aptal rüyalar görüyorum.
mutlu olduğumuz zamanları, onun bana "seni seviyorum" demekten çekinmediği günleri.
o kadar uzak geliyor ki.
sanki hayalmiş gibi.
bana aldığı çiçekler, pena........
sanki o günler hiç var olmamış gibi geliyor.
bana akıl verin.
bir takıntıdan nasıl kurtulursunuz?
gerçekten, ona böyle saplantılı bir şekilde aşık olmak istemiyorum.
sağlıklı değil bu.
of!
xoxo
Agnes*

27 Ekim 2010 Çarşamba

Bir Salak Haller. .d

Malcığımla bir çeşit barıştık gibi bir şey..
Lakin pek de güvenmiyorum kendisine.
Sonumuz ne olacak, hayırlısı.
Veee:
Tiyatronun baş rolü için seçmelerim var pazartesi günüü!
çook heyecanlıyım, anlatamam!
Şirret, saman altından su yürüten, yaygaracı ve de çirkef mi çirkef, hırslı mı hırslı bir kadını oynayacağım.
çok eğlenceli olacak!
monolog yazmaya başladım bile...
veee şiir dinletisi!
"geri gelen mektup" ve "sen vurdun da ben ölmedim mi" şiirlerini okuyacağım. bunun için de deliler gibi çalışmam lazım!
tabi bu organizasyonların tümünde, malcığımın eski kız arkadaşı "cırlak"la olacağım o ayrı.
aslında kendimi ona karşı biraz kötü hissediyorum.
ama nedense onca yaşadığım şeyden sonra tek diyebileceğim şey "allah mesut etsin !" olacak. üzgünüm.
neyseee.
tabi yarın bir de eşşek gibi çalışmamı gerektiren bir edebiyat sınavım var.
sonra bir de kelime sınavım var ingilizceden.
sonraaa okuldan sonra phoebe'lerin okul gitmeyi düşünüyorum. günlerdir hediyesini vereceğim ona.
gitmişken malcığımı da görürüm...
e tabi bir de gövde gösterisi yapmak lazım, elini tutup "o hala benim." demek gerek.
son olarak da cuma günü "dino" gelecek. taaa konya'dan.
onu da görmeliyim.
haftaya ki programı anlatmıyorum bile. agnesin yüzünü gören cennetlik yine :D
anacım mutlu olunca bir enerji geliyor bana :D
hadi o zaman agnes kaçsın.
mutlu mesut ders çalışsın :D
xoxo
Agnes *

25 Ekim 2010 Pazartesi

bir gün daha

kısa kısa yazıp zıbaracağım hemen.
yorgunluktan ölüyorum.
bugün, yine, hiç sigara içmedim ve acayip mutluyum bu durumdan.
emreyle buluştum, 1 yıl oldu görüşmeyeli, özlemişim.
mavi göz vardı yanımda, onunla da takıldık.
cuma izin koparabilirsem birlikte piizdeyiz.
çok pis içesim var.
ilişkinin üstüne içmezsem, sanki içimde ona dair bir şeyler kalmış gibi geliyor da.
zira kendisine mesaj atmak için ölüyorum.
ama atmaycağım işte.
inat değil mi?
ah mal ah. seni nasıl özlediğimi bir bilsen . :/
xoxo
Agnes *

24 Ekim 2010 Pazar

Özlem.....

Bugün eski sevgilimle buluştuk. fatih.
seden'den ayrılmış... kız benimle çıktığını sandı hatta ve "hem de o kızla. hiç yakıştıramadım." dedi.
neyim var ki benim .s
tamam, itiraf ediyorum, azıcık dışa dönük bir insanım. garajdan çıkmamış ferrari de değilim. ama her yediğim halt da alnımda yazmıyor ya !
vel hasıl. seden ifrit oluyor şu anda bana. aman ne kadar hoş. çok da tınımda ya.
ve fark ettim ki bilog, ben fatih'le takılmayı seviyorum. yani ne bileyim... onun o pembe, prenses dünyası... hoşuma gidiyor be can.
hayatın, dünyanın bir yerlerinde normal şeklinde devam ettiğini bilmeyi seviyorum.
tabi annem, tam biz birlikteyken arayınca, 1-2 saat içinde, yani eve döndüklerinde, ciddi bir fırça yiyeceğim, o ayrı.
vel hasıl.
ve başka bir özlem.....
hani buzun çatladığını görürsün ya...
önce küçük bir çıtırtı, ince bir çatlak... sonra bir yarık. sonra ortasından çatlayan ve ortalığı sular basan felaket.
işte öyle kalbim de.
dün gece bana mesaj attı.
barışalım mı? diye.
zor gelse de, "hayır" dedim.
"niye ama ben seni seviyorum", dedi.
"o senin sorunun" dedim. sanki benim sorunum değilmiş gibi...
"sen sevmiyorsun galiba", dedi.
"sevmiyorum." dedim ruhsuzca. o an çatlak bir yarığa dönüştü işte. ama sel basmadı merak etmeyin. ağlamadım. gözlerim bile dolmadı.
onun için ağlayamıyorum artık.
"demek her şey yalanmış, duygularımla oynadığın için sağol." dedi.
sabrım taşsaydı da küfretseydim keşke. ama daha çok acıtacak bir şey yaptım. eğer canı acıyabiliyorsa tabi.
"bir şey değil canım, zevkti. ama yalan işlerini sen daha iyi bilirsin.. dua et de ayrıldığımızın ertesi günü tavladığın o kız, senin ne mal olduğunu benden daha geç öğrensin."
cevap gelmedi.
gelsin diye beklemedim de zaten.
sadece.....
yatağıma yattığım an, onun kollarını aradım...
nefesini...
kulağımın dibinde mırıldanmasını...
bana sımsıkı sarılmasını ve kokumu içine çekerkenki yüz ifadesini.
aradım, fakat yoktu.
işte o zaman, özlem vurdu cayır cayır.
şükürler olsun ki çok yorgundum.
huzursuz bir uykuda buldum kendimi.
sabah erkenden kalktım.
yahya kaptanın boş sokaklarında hızlı hızlı yürüdüm durağa kadar. buz gibiydi hava.
o olsa diye geçirdim. ellerimi tutsa..
sonra daha güçlü bir istek bastırdı. ondan daha vefalı ama öldürücü bir sevgili. ümitsizce sigara bulabileceğim bir yer aradım. yoktu.
paket almak istemedim, bir daha başlarım diye.
her bağımlının söylediği gibi "son" dedim.
tarih dersinden önceki tenefüste bir "son" nefes daha çektim. ciğerlerimin yanması bile bir hoşuma gitti. onun dışında bir şey yakmıştı canımı ne de olsa.
özledim onu blog. deli gibi özledim.
sıcaklığını özledim. her şeyini özledim.
sadece ona bunu söyleyemeyecek kadar özsaygım var.
lanet olsun ki var.
şimdi ne mi yapacağım?
pollyanna'cılık oynayarak ders çalışacağım.
ne kadar hoş değil mi?
tabii yaa.
mükemmel.
xoxo
Agnes.

22 Ekim 2010 Cuma

Karman çorman bir ton şey yazacağım şimdi size.

Son birkaç günün özetini yapayım size.
Malcığım dediğim erkek arkadaşımı terk etmiş bulunmaktayım.
evet.
yaptım bunu.
ona olan bağımlılığım mantıksızdı.
değmeyecek bir şeydi.
ona "ben de kullan-at tiplerden miyim?" dedim.
bu sorunun cevabını vermedi bana.
"bir daha arama beni." dedim.
ve işte...........
Agnes is single.
tabi ben, ilk tecrübesinden ayrılmış her ergen gibi, sigara da aldım soluğu nedense. hiç de huyum değildir klasik ergen tripleri ya neyse...
onu öptüğümde, nikotin tadı alırdım genelde.
sırf ona olan bağımlılığımdan, düşünmeden çektim bir nefes.
ama bugün sonuncusunu içtim.
gerçekten bak.
son kez çektim içime ve bitti.
yenisinin de temellerini attım.
muhabbetini kuruyorum şimdi...
da sigarasızlığın verdiği bir baş ağrısı acı acı yakıyor o ayrı.
ve dersler tabi.
asılmaya başladım en ayısından.
ama bitmiyor arkadaş bitmiyor.
yok, caydım.
okumayacağım ben.
zengin koca bulup oturacağım evimde.
olmayacak başka türlü :/
ay ölüyorum yorgunluktan.....
yatasım var.....
xoxo
Agnes *

10 Ekim 2010 Pazar

Knock knock!

Kimdir o? demeyin :D
benim tabi kiii :)
biliyorum, biliyorum ! çok ihmal ettim yine.
ama inanın başımı kaşıyacak vaktim bile yoktu.
son seferden bu zamana kadar neler mi değişti?
çok fazla şey değil aslında :/
malcığımla kavgalıyız.
sonu nereye gidiyor, bilmiyorum.
okul, hala aynı.
o, birkaç garip, zavallı insan, hala benimle uğraşma niyeti içinde olsa da, ruh halim normal.
yapmam gereken birkaç milyon tane ödevim var, evet.
lale artık yolacak beni.
o yüzden sabahlayacağım bu gece.
ve phoebe'yi çokçok özledim.
hayatında tam olarak neler olduğunu bilmiyorum.
şimdi bloguna baktım... bıraktığım gibi değil, ama büyük bir değişiklik de göremedim :)
kuzeninle aranın iyi olmasına da sevindim kuzucum :)
işte böyle bilog.
her şey aynı.
hıı bu arada :D
çakma jacob'la da kanka modundayız.
malcığımdan sonra, şöyle bir baktım da....
buna mı bakmışım onca zaman mal mal dedim :D
ne büyük aptallık.
ve fatih.
bizim mavi göz'e yazıyor iyi mi :D
çok eğleniyorum ya :D
insan taktiklerini azıcık değiştirir :D
veee son olarak.
minik anime.
phoebe sen onu tanımazsın, bir ara anlatırım.
niyeti bozdu malcığımla aramın kötü olduğunu öğrenince.
umarım sonucu üzmez beni.
neden sadece arkadaş olmak, erkeklere yetmiyor ki?
erkekler ve zavallı egoları.
ne kadar acı.
neyse bilog.
ben müsait bir vakitte uğrarım yine :D
beni özleyin demeyeceğim, zira çok narsis bir laf geliyor bu bana.
kimim ki hayatınızda özleyeceksiniz beni?
ama yine de;
çokçok öptümm! :)
xoxo
Agnes *